Yazı: Kevin O’Connor, The Ringer
Çeviri: A. Berkay Börk, TrendBasket
2016 Ocak ayında, Utah Jazz karşısında Timberwolves’un mağlup olduğu maçta Karl-Anthony Towns, potalara o zaman kendi kariyer rekoru olan 32 sayı attı. Maçtan sonra o kadar morali bozulmuştu ki gören de onun ulusal kolej basketbolunda( NCAA) yarı finalde Wisconsin’e kaybettiğini sanırdı. “Berbat oynadım. Onlar skor üretirken hiçbir şey yapamadım. Takımım için işe yaramaz birisi gibi durdum sahada.” dedi Towns. “B*k gibi oynadım. İstatistik kağıdını dolduran takım arkadaşlarımdı.”
Towns’ın ilerde süperstar olacağını, o anda anlamıştım. Bu kadar üst düzey bir kişisel farkındalık ve karakterli olmak nadir görülür. Milyon dolarlar kazanırken kibirli olarak herkese ileride NBA’in yeni yüzü olacağını söylemek kolay olurdu. Kariyerinin en iyi gecesini geçirdikten sonra suçu üstlenmesi, Towns’ın ne kadar soylu olduğunu gösteriyor. Bu tarz bir karakter liderlerde bulunur. Onun süperstar seviyesi için yalnızca biraz zaman geçmesi gerekiyor.
O akşamdan sonra, KAT maç başına 21.3 sayı, 11.3 ribaund, 2.7 asist ve 1.5 blok ortalamaları ile gelmiş geçmiş en iyi çaylak sezonlarından birine imza attı ve tüm oyları toplayarak Yılın Çaylağı ödülüyle bunu taçlandırdı. Geçen yaz Tom Thibodeau, Wolves’un koçluğuna getirildiğinde 2016-2017 sezonu için beklenti playoff olmuştu.
Ancak Towns ve Wolves için evdeki hesap çarşıya uymadı. 17 Ocak’ta ilk 41 maç sonrası, 14-27 ile pek iç açıcı olmayan bir rekora sahiptiler. Towns’dan daha fazla katkı gerekiyordu, o zamanki istatistikleri maç başına 21.8 sayı, 11.9 ribaund, 3 asist ve 1.5 blok idi. Bunlar çaylak sezonunda yakaladığı istatistiklerle hemen hemen aynıydı o yüzden zor zamanlar geçmesinden ziyade bu sadece onun vites artıramadığına yorulabilir. Beklentileri önceden belirlemenin riskli tarafı, bunun algıyı yanılsamaya uğratabilmesidir;bir iki ay önce üst düzey bir performans olarak gördüğün, birdenbire yetersiz gelebilir.
Algıyı yanılsamaya uğratabilmek!