Geçtiğimiz yaz gittiğimiz üç şampiyonadan da alnımız ak, başımız dik bir şekilde ayrıldık. En zor turnuva da bana göre U16 Avrupa Şampiyonası’ydı. Polonya’nın Radom şehrinde düzenlenecek olan turnuvaya tam bir buçuk sene önceden hazırlanmaya başladık. 2000 yaş grubu da bu hazırlık döneminin ilk yarısında çok ama çok zorlanmıştı. Bu dönemin ardından da biraz karamsarlığa kapıldık açıkçası. Ancak Bolu kampı ile birlikte muazzam bir hazırlık dönemini geride bırakan Milliler, hazırlık maçlarında da çok iyi sonuçlar aldı. Sadece bir hazırlık maçı kaybettik. O kaybettiğimiz Letonya maçının da öcünü Polonya’da aldık. Polonya’daki ilk maçımızda turnuvanın en önemli ekiplerinden biri olan Hırvatistan’ı geçtik ve herkese net bir mesaj verdik. Daha sonrasında karar maçlarına gelmiştik.
İkinci turdaki rakibimiz yukarıda da bahsettiğim gibi Letonya’ydı. Letonya’yı zor bir maç sonunda geçen Yıldız Milliler, çeyrek finalde ise resmen öldü öldü dirildi. Çok ters bir takım olan ve kaos basketboluna bayılan Finler, başımızı fazlasıyla ağrıttı. Uzatmaya giden mücadele de bir an ”Artık eve döneceğiz sanırım” moduna girsek de oyuncularımız mücadeleyi bırakmadı ve yarı finale yükselen taraf biz olduk. Artık özgüvenimiz iyiden iyiye yerine gelmişti. Bir sonraki hedef ise finaldi. Ancak finale yükselebilmek için, İspanya’yı geçmemiz gerekiyordu. İspanya da turnuvanın en kuvvetli, en dominant takımıydı.
İlk yarıda istediğimiz oyunu sahaya yansıtsak da ikinci yarıda İspanyolların temposuna ayak uyduramadık. Dolayısıyla da karşılaşmadan mağlup ayrıldık. Artık son bir şansımız vardı madalya için. Rakibimiz ise yine Hırvatlardı. Ölüm kalım niteliğinde olan mücadele yine uzatmaya gitti. Ancak maçta son sözü söyleyen taraf yine biz olduk ve boynumuza bronz madalyayı taktık. Başantrenömüz Semih Soğuksu da bu önemli başarının en büyük mimarlarındandı. Kendisiyle turnuva sonrasında yapamadığımız röportajı, geçtiğimiz hafta Bursa’da gerçekleştirdik. İsterseniz lafı fazla uzatmadan kendisiyle gerçekleştirdiğimiz keyifli söyleşiye geçelim…
Semih Soğuksu: ”Polonya’ya çok özgüvenli gittik ve sonuna kadar savaştık!” | TB ÖZEL