İnternette gezinirken rastladığım, Avrupa basketbolunun efsanelerinden birisi olan Ettore Messina imzalı çok güzel bir yazı… Çeviride ufak-tefek hatalar olduysa, affola.
Birçok kişi bana gelip, çocuklarının profesyonel olarak nasıl sporcu olacağı konusunda yardım ve tavsiye istiyor. Bugün bu konuyu ele alıp bazı fikirlerimi paylaşacağım.
Her şeyden önce, çocuğunuzun erkenden hem bireysel, hem de bir takım sporunu denemesi mental ve fiziksel açıdan gelişmesi için inanılmaz derecede yardımcı olacaktır. Örnek vermek gerekirse, kızım ilkokuldayken 3 yıl judoyu denediği için çok şanslıydım. Bu onun kişilik olarak gelişmesine çok yardımcı oldu. Ayrıca kendine güvenini kazanması, vücudunu tanıması ve kendini disiplin etmesine de yardımcı olduğunu söyleyebilirim.
Aynı zamanda, bence takım sporlarının dinamiklerini tecrübe etmek de önemli. Diğer insanlarla nasıl anlaşmayı, takım içerisindeki rolünüzü kavramayı, sorumluluklarını üstlenmeyi ve tabii ki sadece kendine değil, takım için oynamayı öğrenmeniz gibi şeyler… Bence takım sporlarını denemek de eğitimsel noktadan yardımcı olacaktır.
İtalya’da bence çocukların hangi oyunu oynayacağı konusunda erken karar verip büyük bir hata yapıyoruz. Amerika’da çocukların kendilerini adayacakları sporu seçmeden önce bir sürü sporu deneme şansı oluyor. Örnek vermek gerekirse, Trajan Langdon sadece bir NBA takımı tarafından draft edilmedi, ayrıca bir MBL takımına da draft olmaya yakındı. Çünkü kolejde hem basketbol, hem de beyzbol oynadı. ABD’de birçok opsiyonu denemek için şansları var çünkü sporların sezonları yıl içerisinde farklı zamanlarda oluyor. Sonuç olarak, çocuk aslında her şeyi deneyebiliyor. İtalya’da ise genellikle tesislerden dolayı çocuğunuzu futbol veya basketbol, ya da voleybol ile tenis sporlarından birine yolluyorsunuz.
Herhangi bir spesifik sporu seçtiğiniz gibi farz edin. Eğer tavsiye verecek olursam, baba olarak düşüneceğim ilk şey koçun kalitesi olurdu. Birçok ebeveyn herhangi bir sporla fazla ilgili değilse, sonuca dayalı olan bir sistem onların ilgisini çekebilir. Ancak profesyonel seviyede spor yapmakla, o sporu gençlere öğretmek arasında çok büyük bir farklılık vardır. Çocuğunuzu odak noktasının kişisel gelişimi ve oyuncu olarak kalitesini arttıracak bir yere yollamanız, bu yaşlarda çok daha önemlidir.
İyi bir koç bulacak kadar şanslıysanız, ikincisi, çocuğunuzu profesyonel bir atlet gibi haftada 4 veya daha fazla antrenman yaparak, spora çok zaman ayırması konusunda acele etmemeniz lazım. Bence çocuklar 14-15 yaşlarına gelene kadar bu olmamalı. Küçük yaştaki çocuklar yüksek seviyede fiziksel, teknik ve mental olarak baskıya maruz kalırsa, bu tarz bir baskıyı genellikle kaldıramaz. Çocuğuma ilk öncelikle herkesin kişiliğine saygı duyarak, makul derecede rekabet ortamı yaratabilecek ve grup mantalitesini geliştirecek bir öğretmen bulmak isterim.
Bahsettiğim gibi bir koç bulmak da elbette zor bir görev olabilir tabii. Finansal nedenlerden dolayı çocuklar genellikle genç insanlar tarafından çalıştırılır. Bende aynı rutinden geçtim. Koçluğa 17 yaşında başladım. Geriye döndüğüm zaman birçok hata yaptığımı görüyorum. Benim için hatalarımdan ders çıkarmak iyi bir şeydi ama bazı oyuncularım benim onlara koçluk yapmam için bana para ödemişti. Tecrübeli koçların ilgisini çekecek bir yatırım olmadığı için çocuklara onlar koçluk yapamıyor. Aynı zamanda, genç koçların da gelişmesine ihtiyacımız var. Ancak sadece tecrübeli koçlardan bir şeyler alabilecek kişiler iyi öğretmenler olabilirler.
Ancak tabii ki yaşlı koçlar elbette daha iyi koçlar değil. Kilit soruya geçelim: hayatında hiç profesyonel spor oynamamış olan bir ebeveyn, nasıl bir koçun onun çocuğu için iyi olduğuna karar verebilir? Her şeyden önce, ne ebeveyn, ne de koç hızlı sonuçlardan etkilenmemeli. İkincisi, birisinin dengesini anlamak için, o kişinin başkasına ve sizin çocuğunuza nasıl davrandığına bakarak anlayabilirsiniz. Benim çocuğum daha fazla şut atıyor, daha fazla oynuyor olsa bile ben olaya kuşkucu bakarım. Çünkü ona 13 yaşındayken süperstar gibi davranmak onun kişiliğinin gelişimi için hiçte iyi bir yol değildir.
Basketbolu bilmediğimi ve çocuğum için bir koç seçtiğimi düşünün. Benim için en önemli göstergeler muhtemelen şunlar olurdu: a) çocuğumun antrenmandan eve geldikten sonraki ruh hali ve b) izlediğim maçlarda takım içerisindeki birliktelik. Eğer çocuğum eve çoğu zaman pozitif, mutlu geliyor; takımı da iyi bir birliktelik içerisinde oynuyorsa, bu benim için o koçla devam etmek konusunda olumlu bir sinyaldir. Eğer tam tersi, eve hayal kırıklığına uğramış veya değişik bir şekilde davranıyorsa, ayrılıp, başkasını bulması daha iyi olur.
Antrenmanlar mutlaka çocukların yapıcı bir biçimde rekabete girdiği zamanlar olmalıdır. Basit bir şekilde idmanların ardından çocuklarınıza antrenman sonrası bakarak bunun sizin çocuğunuzda çalışıp, çalışmadığını anlayabilirsiniz. Kendim hakkında konuşacak olursam, eğer çocuğum Filippo biraz daha büyüdüğünde basketbol oynamak isterse, hem kendisi için, hem de koçu için benim etrafta olmam ekstra bir baskı olacaktır. Yani benim hem çok yakın kalmayıp, hem de aynı zamanda çok uzak da kalmamam için bir yol bulmam gerekecek. Eğer çok uzakta kalırsam, onunla ilgilenmediğimi düşünebilir. O yüzden benim dengeyi bulmam zamanı geldiğinde çok zor olabilir.
Şu anda Filippo basketbol hakkında inanılmaz ilgili. Basketbolun içinde yaşıyor. İdmanlarımızı ve maçlarımızı izlemeye geliyor, bütün oyuncuları biliyor, CSKA formaları ve tşörtleri var, bir anlamda şimdiden oyuncu. Ancak İtalya’ya döndüğümüz zaman kuzenleriyle biraz futbol oynuyor. Nasıl olsa ben onun basketbol veya herhangi bir başka sporu seçmesi konusunda baskı kurmuyorum.
Bir arkadaşımız geldiğinde evde olursa, Filippo her zaman 2’ye 2 oynamak istiyor. Rutini var. Işıkları kapıyor ve oyuncuları tanıtmaya başlıyor: 4 numara – Theo Papaloukas, 6 numara – Nikos Zisis, 7 numara – Anatoly Kashirov (aynı zamanda onun favori oyuncusu)… Son oyuncuya kadar devam ediyor birazcık ısınıyor ve sonunda oynamaya başlıyor. Oynarken bazen mola alıyor, köşeye bir yere oturuyor veya havlu sallıyor. Aslında bizim maçlarımızda gördüğü şeylerin bazılarını taklit ediyor da denilebilir.
Zor olan kısmı ise biz, ben veya annesi, bazen kaybetmeyi de ona göstermek zorunda kalmamız. Bunu daha realistik yapmamız gerekiyordu. Gerçekçi olmak gerekirse onun için başlangıçta bir oyunu kaybetmek dramatik olmuştu. Ancak şu anda kaybetmenin de oyunun bir parçası olduğunu anladı ve kötü oynamanın, anne veya babanın daha iyi oynadığını kavradı.
Spor, gençlerin kişiliklerini geliştirmek için iyi bir yardımcıdır. Nedeni gayet basit: spor, hayatın metaforudur. Kazanırsınız, kaybederseniz ve kazandığınızda, kaybettiğinizde nasıl hissettiğinizi tecrübe edersiniz. Ancak bu sizin mesleğiniz değilse, bütün hepsini bedavaya tecrübe edersiniz. Normal hayatta bir hatayı tecrübe ederseniz (ilişkilerde, okul veya işte veya başka bir alanda) bu size pahalıya mal olabilir. Spor size gerçek hayatta benzer yaşanabilecek şeyler konusunda nasıl hissedeceğiniz konusunda anlayışlı olmanızı sağlar. Bu herhangi bir sporun iyi bir avantajıdır. Yani, benim çocuğumun gerçek hayata daha iyi hazırlanması için bunu tecrübe etmesini isterim.
Çocuklar 12-13 yaşlarını doldurana kadar bu sadece bir spor değil, daha çok oyundur. Oyun dememin sebebi, birçok hatayla oynanan bir şey. Birçok eğlence bunun içerisinde olmalı. Bu okuldaki gibi, ilk olarak eğlenceyi tecrübe ediyorsunuz, ardından okumaya başlıyorsunuz, sayı saymaya başlıyorsunuz veya yeni bir şeyler keşfediyorsunuz. İlk 4-5 yıl daha çok oyundur. Ardından bu daha ciddi oluyor ve bu çocuklara anlama ve öğrenmeleri konusunda daha seçici olmaları konusunda uyarmanız gerekiyor. Onlara becerilerini organize ederek daha çok çalışmaya itiyorsunuz.
Örnek vermek gerekirse, İtalyan okul sisteminde farklılık 10 yaşındayken geliyor. 10 yaşındayken ilkokuldan, ortaokula geçiyorsunuz, 3 yıl sürüyor ve sizi liseye hazırlıyor. Ve 5 yıl lisede okuduktan sonra üniversiteye gidiyorsunuz. Elbette ilkokulun 5 yılı, 6 ile 10 da dahil oyun. Birazcık disiplini tanısanız bile.
Sporda da en az 10 yaşına kadar sadece fundamentaller olmamalı. Elbette çocuğunuza vücutlarını tanımaları için topun kullanımını öğretebilirsiniz: nasıl tutmalı, nasıl devrilmeli, nasıl topla koşmalı vs. İtalya’da, örnek vermek gerekirse, mini-basket (daha küçük top ve potalar daha alçakta oynanan basketbol) diye adlandırdığımız genelde daha çok oyun olan bir şey var. Spor değil… Ama bazı durumlar hariç elbette. Bazen koçlar çocukları mini-basket’te olsa bile kazanmaları için baskı yapıyor. Benim düşünceme göre bu bir taciz. Mini-basket, saf bir şekilde 12 yaş altı çocukların eğlenmesi için yapılmış bir şey.
Rus sistemi hakkında birçok şey duydum. Çocukların erken yaşlardan itibaren günde 1 veya daha fazla antrenman yaptığı gibi. ABD’de belirli zamanın dışında haftada idman yapmaya izniniz yok. NCAA’de bile bu konu hakkında çok katılar. Buna katılıyorum. 10-12 yaşlarında olan çocuğunuzun profesyonel bir oyuncu gibi günde 2 kez idman yapması realistik değil.
Bana, “hangi yaşta profesyonel bir sporcu gibi antrenman yapmaya başlamak gerek?” diye sorduklarında, ben de onlara bir soruyla cevap veririm: Sizin için çocuğunuzun eğitimi ne kadar önemli? 80’lerde İtalya’da genç oyunculara koçluk yaparken bazı aileler bana şunu söyledi: “Benim çocuğumu olabildiğince salona götürün, çünkü okulla ilgilenmiyorum, onun profesyonel oyuncu olmasını istiyorum”. Ekonomik durumlardan dolayı birçok aile çocuklarının çeşitli sporlarda başarılı olmasının onların da hayat kalitesini arttıracağını düşünüyor. Buna saygı duyuyorum. Ancak aynı zamanda okulda eğitimin çok önemli olduğuna inanıyorum. Ve hiçbir zaman okuldan fedakarlıkta bulunmak iyi bir fikir olmayacaktır.
Bence eğer minimum seviyede eğitim görmemiş, beyninizi nasıl kullanacağınızı öğrenmediyseniz asla iyi, akıllı bir oyuncu olamazsınız. En azından, Avrupa’da. NBA, farklı bir yer. Avrupa’da oyun daha sofistike bir şekilde oynanıyor. Bazen oyuncularımın antrenmandan sonra salonda kalmasından daha çok, kitap okumaları beni daha çok mutlu ediyor. Eğer basketbol dışındaki her şey onlar için PlayStation veya iPod’sa bu beni çok endişelendiriyor. PlayStation ve iPod’a saygı duyuyorum ancak hayatta bunların dışında şeyler de var. Kesinlikle en üst seviyede oynamak için akıllı ve eğitimli bir insan olmanız gerekiyor.
Soru, çocuğunuzun eğer kariyeri iyi gitmezse okulda başarılı olarak, başka bir kariyeri olmasını mı ister misiniz yoksa bir piyango oynayarak, her şeyi profesyonel sporcu kariyerine mi yatırırsınız? Eğer çocuğunuzun okumasını istiyorsanız, okulu bitmeden iki kez idman yapamaz. Bu gayet basit.
Oyuncular 16-17 yaşına gelene kadar fundamentallarının gelişmesinin yanı sıra bakılacak en önemli şey denge ve koordinasyondur. Ardından elbette nasıl top tutulur, nasıl pas verilebilir, nasıl şut atılır, nasıl dribbling yapılır, topsuz nasıl hareket edilir gibi şeyleri öğretebilirsiniz. Ancak eğer denge ve koordinasyonları yoksa iyi basketbol oyuncusu olmaları zordur. Örnek vermek gerekirse Ricky Rubio denge, koordinasyon ve çabukluğundan çok yardım alıyor. Bunlar ona iyi bir avantaj sağlıyor. Joventut’da bu kadar genç oyuncuları her yıl geliştirmeyi başarmaları inanılmaz bir şey. Elbette onların sistemi öğretilmeyi hak ediyor.
Yazı: Ettore Messina
Çeviri: Halil Can Pelister
“… Ve hiçbir zaman okuldan fedakarlıkta bulunmak iyi bir fikir olmayacaktır.” cümlesini basketbol klüplerimizin salonlarına asalım.
Sevgili Halil Can Pelister, ellerine sağlık, öğrenmenin paylaşmanın yaşı yok…Eğer minimum seviyede eğitim görmemiş, okumaya alışmamış, beyninizi çalıştırmak demiş Etto kısaca, yani düşünce sisteminizi geliştirmek… O takdirde iyi bir oyuncu olmanıza imkân yo, maalesef…
Oyunculuk, çalışma, özveri hepsi ON NUMARA, ama öncelikle doğru eğitim programı, doğru aile yönlendirmesi, çocuklara farklı olma öğütleri yerine, özgüven, dürüstlük ve kalben paylaşımı, diğerine el uzatmayı öğretmek gerçek doğrular bence… Çünkü artık takım sporlarında, bir diğeri ile nasıl uyuşabiliyorsan O kadar iyi oyuncu olabiliyorsun… Hayatı paylaş, düşünceni paylaş, oyunu paylaş…
Merhaba ben çocugumun gunumuz sartlarındakı kotu ortamlardan uzak tutmak ve faydalı bır bırey olması yolunda çocugumun profesyonel bır spor da ugras vermesını ve bu ugras sonucunda kendısıne uygun bransta ılerlemesını ıstıyorum fakat kıme basvuracagımı ve ızleyecegım yol hakkında pek bılgı ve deneyıme sahıp degılım kımınle ırtıbat kurmalıyım kımden yardım ıstemelıyım bana yardımcı olabılırsenız sevınırım şimdiden teşekkür ederim. Çocuklarım bırı 13 dıgerı 11 yasında .
Benim de 6 aylık bir oğlum var. Hayalim basketbolcu olmaktı, olmaya da çok yaklaşmıştım ancak babamın memuriyetinden dolayı tayinimiz bir ilçeye çıkmıştı malesef gittiğim ilçede basketbol adına hiç bir şey yoktu ve ilçe merkeze 1.5 saat uzaklıktaydı bu nedenle en büyük hayalim yarım kaldı. Şimdi memurum basketbol hayal oldu. Umarım oğlum bu hayallerimi gerçekleştirir. Basketbol maçı izlediğim yanımdakiler bağırıyor çağırıyor hadi falan filan benim gözlerim doluyor 😀