Rotayı bir yıldıza sabitleme, masaya kartviziti bırakma zamanı! | #ESP – #TUR

31. Olimpiyat Oyunları’nda ülkemizin takım sporlarındaki tek temsilicisi konumunda yer alan #PotanınPerileri, Rio de Janeiro’daki organizasyonun grup aşamasını üçüncü sırada tamamlayarak tıpkı 2012 Londra’da olduğu gibi çeyrek finale yükselme başarısı gösterdi.

Fransa karşısında alınan tatsız mağlubiyetle başlayan Rio macerası, Avustralya’yı elimizden kıl payı kaçırmamızla felaketin eşiğine kadar gelse de Koç Ekrem Memnun’un öğrencileri ayağa kalkmayı bildi ve sonraki üç maçtan (Japonya, Belarus, Brezilya) alnının akıyla ayrıldı. Fransa karşısında, ilk çeyrek hariç, oynanan temposuz ve fazlasıyla yerleşik hücuma dayalı oyun, ana planda bazı değişikliklere ihtiyaç duyduğumuzun sinyalini ilk günden verdi. Fiziksel avantaj yakalayamadığı her eşleşmeyi rakip savunma yerleşimlerini bozmak adına olumsuz kullanmaktan kaçamayan ekibimiz, çareyi topu Işıl Alben’e daha fazla teslim edip, Birsel Vardarlı Demirmen’i Kaptan Nevriye Yılmaz ve Lara Sanders’ın, rol bazında, gerisine atarak buldu ve saha içi organizasyonunun bayrağı bir anlamda Işıl Alben’e teslim edilmiş oldu. Vardarlı’nın takım içerisindeki rol sıralamasının gerilediğini ifade etsem de tecrübeli oyuncunun bu tercihe rağmen ekibin en çok süre alan üçüncü ismi olduğunu not düşmek gerek zira varlığı ciddi bir fayda sağlamasa da rotasyon yetersizliği bir noktada elimizi kolumuzu bağlamış durumda.

Sonuçlar

Türkiye 39-55 Fransa

Avustralya 61-56 Türkiye

Türkiye 76-62 Japonya

Belarus 71-74 Türkiye

Türkiye 79-76 Brezilya

Grup maçları boyunca Koç Memnun’un ana beşlisi üzerinden yarattığı temel oyun planını yadsınamayacak biçimde sekteye uğratan isim Bahar Çağlar’dı. Yılmaz-Sanders ikilisiyle boyalı bölgeyi kontrol etmek isterken Çağlar üzerinden ise eşleşme avantajı yakalamayı düşünsek de oyuncunun formsuzluğu aksiyon yükünün çok fazla Yılmaz-Sanders hattına kalmasına sebep oldu. Brezilya maçını hatırlayalım; fark çift hanelerde seyrederken Olcay Çakır’ın yaktığı ateş, oyun akışının devamında Işıl Alben ile alev topuna dönüşmüştü. Tıpkı o maçın geri geldiğimiz bölümündeki gibi eşleşme avantajı yaratma isteği üzerinden mücadeleyi kurgulamayıp, Alben ve Çakır ile bol penetreli oyunu benimsemek bize yarı final yolunda fazlasıyla yardımcı olabilir.

fiba.com/olympicswomen
fiba.com/olympicswomen

*

Avrupa basketbolunun istikrarlı ülkesi İspanya, olimpiyat oyunlarına dördüncü kez katılım gösteriyor. 2012 Londra’yı pas geçmesine karşın oynadığı eleme maçları sonrası Rio de Janerio’ya gelmeyi başaran dişli rakibimizin oyunlar tarihindeki en büyük başarısı ise 2008 Pekin’de elde edilen dördüncülük olarak göze çarpıyor.

Organizasyonda B Grubu’nda mücadele eden İspanya, grup aşamasında oynadığı beş karşılaşmada sadece Birleşik Devletler’e kaybederek ikinci basamakta yer aldı ve ekibimizin rakibi oldu. Hücum stratejilerinin büyük bölümünü Galatasaray’ın Euroleague şampiyonluğu yaşayan kadrosunun en önemli parçalarından Alba Torrens üzerine kuran ve Laura Nicholls, Astou Ndour, Laila Palau gibi kayda değer isimlerle basketbol felsefesindeki eksik parçaları tamamlamaya çalışan Koç Lucas Mondelo, Nicholls hariç hiçbir oyuncusuna ortalama otuz dakikanın üzerinde süre vermedi. Sayı, ribaund, asist ve verimlilik puanı kategorilerinin tamamında ilk beşte yer alan İspanyollar, çeyrek finale yükselen ekipler içerisinde ise Fransa ve Kanada’nın ardından en çok top kaybı yapan ülke konumunda.

Sonuçlar

Sırbistan 59-65 İspanya

İspanya 63-103 Birleşik Devletler

Çin 68-89 İspanya

İspanya 97-43 Senegal

İspanya 73-60 Kanada

Kısa forvet pozisyonunda oynayabilen ve durdurulması oldukça güç hücum silahlarına sahip olan Alba Torrens etrafında şekillenen İspanya, sakatlığı sebebiyle 2016 Rio’da yer alamayan Sancho Lyttle’nın yerine Astou Ndour’u devşirme oyuncu statüsünde değerlendiriyor. Lyttle’nın eksikliğinden ötürü boyalı bölgede ciddi bir güç kaybı yaşamalarına karşın hücumda birden fazla saldırı noktasına sahip olmanın avantajını iyi kullanan Koç Mandelo’nun öğrencileri, genelde üçüncü çeyreklerin ilk beş dakikalık bölümünde, Torrens liderliğinde oyun temposunu yukarı çekmeye çalışıyor. Özellikle kısa rotasyonunda Laila Lalau, Silvia Dominguez ve Anna Cruz gibi isimlere sahip olan İspanyollar, Marta Xargay ile de yay gerisinden ciddi bir üç sayı tehdidi oluşturmayı başarıyor. Kırk dakikanın belirli dönemlerinde, ki genelde Ndour’un bençte olduğu dönemler, alan savunmasını tercih edip, hücumda ise iki oyun kurucu ve Alba Torrens’in yer aldığı yerleşime dönüyorlar. Bu aralıkta topu daha hızlı hareket ettirmek yerine Torrens’in toplu ve/veya topsuz hareketlenmeleri neticesinde alan açarak oynamayı tercih etmeleri üç numaralı pozisyon savunmasından kaynaklı kaymalarda problem yaşayan #PotanınPerileri’nin başına iş açabilir.

Maç başına ürettiği skorun yaklaşık olarak yarısını boyalı bölgeden bulan İspanya karşısında oyun içi iniş çıkışları çok keskin olan Astou Ndour’u denklemin dışarısında bırakmaya çalışmak yapmak isteyeceğimiz pozitif hamlelerden biri olarak kayıtlara geçebilir. Ek olarak Alba Torrens’in aklını biraz kendi savunma performansıyla da meşgul edebilmek adına eşleşmesinde yer alacak oyuncumuzun hücumda top kullanmasının maç içerisinde elzem hale gelmesi gerektiğini düşünüyorum zira oyun konsantrasyonunu sadece hücum tarafına vermiş, kafası karışmamış, bir Alba Torrens canımızı oldukça sıkabilir.

*

Rio de Janeiro’da oynadığımız tek hazırlık karşılaşmasında 71-66 mağlup ettiğimiz güçlü rakibimizin boyalı bölgede ürettiği sayıların önemli bir bölümü ikili oyunlar sonrası topsuz tarafta kalan uzun oyuncunun toplu hareketi ile geliyor. Silvia Dominguez ve Laila Palau ile bu yerleşimleri oldukça iyi okuyan ve topsuz tarafı oyun akışı içerisinde aktif hale getirmeyi başaran İspanya’nın bu noktadaki en önemli pas istasyonlarından biri de Alba Torrens; seçili oyunun genelinde yardım tarafında kalan ve ters forvete açılacak pas opsiyonunun yaratıcısı olarak sahne alan yıldız isim grup aşamasında 3,6 asist ortalaması ile mücadele etme başarısı gösterdi. İspanya’da en çok süre alan oyuncu maç başına 30,5 dakika ortalaması ile Laura Nicholls olurken onu 28,0 dakika ortalamasıyla Alba Torrens takip ediyor. Oyun kurucu pozisyonunu paylaşan Laula-Dominguez ikilisi ise maç başına toplam 33,9 dakika süre alırken bu aralıkta sürenin geri kalanı farklı yerleşim ve pozisyon tercihleriyle Leticia Romero ve Anna Cruz arasında paylaşılıyor.

*

80,4% serbest atış oranıyla oyunların en iyi serbest atış atan ekiplerinden biri olan İspanya karşısında hala ana planımız olduğuna inandığım temposuz set oyununu çok doğru kullanmak zorundayız. Oyun kurucularımız kaynaklı tempoyu yukarı çekmeye çalıştığımız bölümlerin süresini azaltıp, alıştığımız gibi oynamak istersek Yılmaz-Sanders ikilisinden verim alamayacağımız bir dakika bile yaşama lüksümüz yok. Yapılacak gereksiz fauller set tercihimizdeki savunma konsantrasyonumuzu aşağı çekeceği gibi pas hızını yavaşlatarak daha az sayı yeme stratejimizin buhar olup uçmasına sebep olabilir çünkü İspanya sık sık serbest atış çizgisine göndermeyi tercih edebileceğiniz bir rakip değil. Yukarıda da belirttiğim gibi Ndour’a karşı dönem dönem Sanders dönem dönem de Kaptan ile üstünlük kurma ve Senegal asıllı oyuncuyu faul problemine sokma ihtimalimiz oldukça yüksek. Onun oyun içerisindeki iniş çıkışlarından faydalanıp Işıl ve/veya Olcay ile tempoyu yukarı çektiğimiz aralıklarda özellikle Birsel Vardarlı ve Şebnem Kimyacıoğlu’nu ceza atıcısı olarak kullanabiliriz. Kimyacıoğlu’nun bu konuda bir sıkıntı yaşamayacağı aşikar ancak Vardarlı’yı üç sayı için mümkün mertebe sağ forvet çıkışında topla buluşturmaya çalışırsak oyuncunun da yüzdesini yukarı çekmeyi başarabiliriz.

*

Basketbol karakterinden her ne olursa olsun ödün vereceğini düşünmediğim #PotanınPerileri için İspanya’nın saha içi lideri Alba Torrens’i hataya zorlamak oldukça mühim. Torrens hücumda canının her istediğini yapamayacağını, buna izin vermeyeceğimizi, fark etmeli ki maç başına kaybettiği 4,0 topu düşünmek için bol bol vakti olsun.

Sadece 2016 Rio ile sınırlandırmadan dile getirmek gerekirse, yıllardır yaptıkları iş herhangi bir milli futbol takımımız tarafından yapılsa destanlaştırılacak bu kadınlara sonuç her ne olursa olsun parkeye yansıttıkları ulusal karakter için teşekkür etmeli, saygı duymalıyız. Kaptan Nevriye Yılmaz önderliğinde gün geçtikçe büyüyen bu kadro, Türk kadın basketbolunun kartvizitini yarattı, şimdi ise o kartviziti madalya yolunda masaya bırakma zamanı…

Çoğunluk yola, azınlık hedefe bakar; #PotanınPerileri spor kültürümüzdeki en değerli azınlıklardan biri; bir gün bu azınlıkların çoğunluk haline gelmesi dileğiyle…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler