Geride bıraktığımız sezonu Türk basketbol tarihine geçip Eurocup şampiyonluğunu kazanarak kapatan Galatasaray Odeabank, yeni sezonun kadrosunu şekillendirmeye başladı. İtalya’da Pesaro formasıyla göz dolduran Birleşik Amerikalı Austin Daye hakkında detaylara gireceğimiz bu yazı öncesi, oyuncu hakkında kısa bir bilgilendirme yapalım.
Austin Darren Daye, 5 Haziran 1988 günü ABD’nin California eyaletinde dünyaya geldi. Woodbridge Yüksekokulu ve Gonzaga Koleji’nde geçirdiği yılların ardından 2009 NBA Draft’ında Detroit Pistons’ın 15. sıra seçimi olarak NBA dünyasına adını yazdırdı. Küçük bir Khimki macerasıyla birlikte hakları 4 sezon boyunca Pistons’ta bulunan Daye, kısa sürede Grizzlies, Spurs, Hawks ve D-League maceraları yaşadı. 2015-2016 sezonu öncesi Pesaro’ya imza atan ve burada sergilediği çıkışla Euroleague ve Eurocup temsilcilerinin dikkatini çeken yıldız, kısa bir süre önce kendisini sarı kırmızılı camiaya bağlayan sözleşmenin altına imzayı attı. Gelecek paragrafla beraber oyuncuyu tanımaya, detaylı şekilde incelemeye ve Galatasaray’a neler katabileceği sorusuna cevap aramaya başlayalım.
Daye, her şeyden önce hücum repertuvarında çeşit çeşit skor meziyetleri taşıyan bir oyuncu. yay gerisi ve içinde hemen hemen her pozisyonda, her eşleşmede, her stilde şut atabilme becerisi var. 2.11 boyunda ve buna paralel kulaç uzunluğundaki bir oyuncudan bekleneceği şekilde topu eşleştiği rakipleri için yetişmesi zor yükseklikte çıkarıyor. Şut stili gerek el üzeri, gerek kayarak, gerek statik şut atmaya oldukça uygun ve işini kolaylaştırıyor. Güçlü perde koyan bir oyuncu değil fakat perde sonrasında forvetlere rahat ve yüzünü çembere çabuk dönerek devriliyor. Yine bu perdelerde her türlü eşleşmeyi kullanabilecek potansiyele sahip. Sırtı dönük oyunlarda fadeaway isabet yüzdesi fazla olduğu için adam değişimlerinde, ona erişecek fiziğe sahip oyuncuları bire birde kolay ekarte ettiği için tepe oyunlarında tercih edilesi bir isim. Ayrıca statik şut konusunda sol forvet ve sol dip denemesi daha yüksek olsa gerek.
Birleşik Amerikalı oyuncu, fiziğindeki bir oyuncudan beklenmeyecek düzeyde top hakimiyetine sahip. NBA kariyerini 3-3.5 numara olarak şekillendirmesinin etkisiyle muazzam bir top sürme becerisi var. Kol uzunluğunu özellikle baseline’a düşen toplarda kullanarak çektiği ribaundların ardından takımı hızla öne itebiliyor. Tempoya ihtiyaç duyduğunuz anlarda ribaunddan sonra hızlı hareket etmeniz gerekir. Ribaundu çekme potansiyeli yüksek bir ismin topu taşıyabilmesi, rakip savunma yerleşmeden sizin karşı alana varmanız anlamına geliyor. Ayrıca -hücum yönünde- vücut dengesini ayarlamaya gösterdiği özen top kaybı ihtimalini düşürüyor.
Bire bir hücumlarında alışılagelmiş imzaları var demiştim. Basit bir örnekle tepeden ya da forvetten tepeye kayarak oynayabileceği potansiyel bir hücumu anlatayım. Öncelikle Daye, rakibinin şutunu bozabilecek kulaç uzunluğunda olup olmadığını tartıyor. Olası bir tehdit görmesi halinde mutlaka sahip olacağı çabukluk avantajını devreye sokmak için vücudunu olması gerekenden fazla düzeyde kısıp rakibinin de iki kanattan geçilmeme adına belini oldukça kırmasını sağlıyor. Topu sola vurduğu hemen hemen her hücumda kendini geri çekip aniden yükseliyor ve bu çabukluğa cevap verememesi olası rakibine karşı şut pozisyonunu hazırlamış oluyor. Sağa vurduğunda durum biraz daha farklı. Austin’in penetrelerinin çok büyük bir kısmı sağ eli üzerinden. Bunu yaparken eşleşmesinin hareketlerini saniye saniye işliyor. Son ana kadar stop edip şut göstereceğini sezdiriyor ve buna bir önlem gelmemesi halinde zaten rahat kaldırdığı şutuyla pota arasında baş başa kalıyor. Bu atışlara karşı bir hamle görmesi durumundaysa topu sağından sürüp korumaya alıyor ve (genellikle) adımlamaya erken geçip gövdesini öne iterek topu panyaya bırakıyor. Boy ve kulaç avantajını penetrelerinde bu şekilde kullanıyor.
Daye’in meziyetleri bununla sınırlı değil. Pesaro’nun takım yapısıyla da paralel olarak hücumlarının büyük kısmını kendisinin yönlendirdiğini görüyoruz. Pick&Roll’lerde, sırtı dönük oyunlarında, yüzü dönük bire birlerinde arkadaşlarına servisleri var. Bununla beraber paylaşım oranı Schilb veya Micov’la kıyaslanamayacak kadar düşük. Zira alışmamışlığın da etkisiyle kendisine gelen başarılı sıkıştırmalara ve doğru yardımlara karşı garanti pas arayışına giriyor. Ayrıca sürekli değindiğim nefis şut kabiliyeti, özellikle baseline’da süre dolarken kullandığı mecburi atışlarda adeta bir imdat kolu. İyi bir ribaund sezgisine sahip olmakla birlikte savaşçı bir oyuncu değil. Zoran Erceg’e kıyasla daha net bir ribaund becerisi var fakat en az Sırp yıldız kadar temas sevmeyen bir isim olduğunu söylemem mümkün. Üstelik fiziki olarak sağlam durmasına rağmen.
Daye için elbette soru işaretleri var ve bunların başında savunması geliyor. Uzunlar, özellikle de 4 numaralar için bilinse de dillendirilmeyen net bir gerçek var. Ayakları çabuk diyebileceğimiz bir pota altı oyuncusu için bu yorumu yalnızca karşı potaya yaptığı ataklarda kullanırız. Oysa gövde ve bacaklar uzadıkça vücudu geriye çekmek zorlaşır ve karşı potaya çabuk gözüken ayaklar geri adımlamada yavaş kalabilir. Daye kısmen bu kaidenin, büyük oranda savunma tembelliğine sahip bir oyuncu oluşunun etkisiyle defekt yaratıyor. Rakiplerinin turnike adımlarında ilk vücut temasının ardından gücünü hissettirmeyi sürdürmediği gibi sırtı dönük hücumların ve pick&roll’lerin savunmasında da konsantre değil. Konsantre kelimesinin altını çizelim, zira yinelemek istiyorum ki boyuna ve becerilerine rağmen büyük atlet olarak nitelendiremeyeceğimiz bu adamın fiziki özellikleri aslında savunma için yetersiz değil. Bir Heurtel sendromu diyebiliriz sanırsam.
Bir diğer handikap ise Galatasaray’da üstleneceği rol. Austin, gözbebeklerimizi büyüten istatistikleri yazdırdığı Pesaro’da hücumun bir, iki, üç numaralı opsiyonlarıydı. Galatasaray’da, daha belirgin ifade etmek gerekirse Euroleague’de geçen sezon kullandığı top sayısına yaklaşamayacaktır. Kısıtlanan sorumlulukları altında aynı rakamlara ulaşmasa dahi aynı verimlilik çizgisinde ilerleyip ilerleyemeyeceği soru işareti. Bununla beraber, Ergin Ataman’ın özellikle forvetlerde kullandığı çok yönlü skorerlerini yönetme becerisine ve onlardan aldığı verim düzeyine değinmemek olmaz. Hawkins, Erceg, Schilb, Davis bu hususta önemli örnekler.
Biraz da Galatasaray takımının şimdilik elde tutulan kadro yapısına ve Daye eklemesiyle neler yapılabileceği / yapılması gerektiğine bakalım. Sarı kırmızılıların elinde hali hazırda Sinan, Micov, Daye ve Krstic var. Sinan’ın da yıllar geçtikçe savunma grafiğinin düştüğünü göze alırsak bu grup içinde Micov haricinde savunmasını ortalamanın üzerine çıkarabilecek bir isim yok. Daha önemlisi, bu oyuncuların dördü de topu eline isteyen adamlar (bilhassa Micov&Daye) ve kendilerinin üzerinden dönecek hücumları isteyecekler. Bu satırlardan yola çıkarak dengeli bir kadro planlaması oluşturmak için Galatasaray’ın kısa rotasyonunu tempo seven, topa baskı ve atletizm düzeyi yüksek, ortalama üzeri şut atabilen, açık sahayı oynayabilen bir guard ve bu özelliklere yakın olup nispeten set hücumunda çıkış noktası olabilecek bir başka kısayla kurgulaması olası. Ayrıca 2-3 numaralara mutlak suretle fiziksel kabiliyeti yerinde ve az top kullanarak skor katkısı verebilecek disiplinli atıcı (Broekhoff tarzı) ve çember altına “kaleci” sıfatını verebileceğimiz, Lasme’nin boşluğunu doldurabilecek atlet bir savunmacı eklenmeli. Yapılan transferler ve elde tutulan Micov’u düşünürsek Galatasaray’ın yetenek haznesi çok yüksek. Güç, atietizm, savunma ve disiplinli atıcı eksiklerini kapatacak hamlelerle takım kimyasını kurgulamak doğru olacaktır. Bir de yazı dışına çıkmama sebep olacak lakin, bahsettiğim yönde bir kadro kurulması halinde Krstic’in durumu sezonun kilit etmeni olur.
Austin Daye transferini, oyuncunun yapabileceklerini, takıma verebileceği katkıyı ve kısa da olsa Galatasaray’ın 3 Temmuz 2016 itibariyle yapması gerekenleri beraber inceledik. Keyifle okumuş olmanızı umuyor, iyi bayramlar diliyorum.
Çok güzel bir çalışma olmuş. Tebrık ederım..
merhaba yazınızı inceledim güzel noktalara değişmişsiniz.Son olarak Tyus ve drabler ile anlaşıldı tahminleriniz nelerdir.Tyus Krstiç 4 5 olur mu ? veya Tyus daye ikilisimi olur sizce.
Aynı şekilde İlkay Beyin sorularının cevaplarını bende merak ediyorum.
2-3 numaralara mutlak suretle fiziksel kabiliyeti yerinde ve az top kullanarak skor katkısı verebilecek disiplinli atıcı (Broekhoff tarzı) ve çember altına “kaleci” sıfatını verebileceğimiz, Lasme’nin boşluğunu doldurabilecek atlet bir savunmacı eklenmeli demişssiniz ve buna kesinlikle katılıyorum. Jon Diebler ve Alex Tyus bana göre cuk diye oturdu.