4- Yıldız eksikliği
Sadece son bir yıla dönüp bakalım… Bogdan Bogdanovic, Ekpe Udoh, Milos Teodosic, Shane Larkin… Avrupa’dan NBA’e göç asla durdurulamayacak. Ve biz bununla yaşamayı öğrenmek zorundayız. Ancak öyle dakikalar, pozisyonlar oluyor ki koçların gözleri süper yıldızları aradığı gibi biz taraftarlar da o isimlerin yokluklarını daha çok hissediyoruz. Mutlaka savunulması gereken bir pozisyonda Udoh’un olmaması, oyunun kaosa sokulması gereken bir anda Larkin’i görememek ya da “Topu Bogdan aldı sonunda” diye bir oh çekememek… Avrupa basketbolunun daralan oyuncu havuzu doğal olarak yıldızların da sayısını azaltıyor. Buna önlem almak sadece takımların değil EuroLeague yönetiminin ve federasyonların sorumluluğunda.
5- EuroLeague’in başarısızlığı cezalandırmayan sistemi
EuroLeague organizasyonunda eleştirilebilecek birçok şey bulabiliriz. Ama her şeyin başında başarısızlığı cezalandırmayan sistemin Avrupa basketboluna, tüm yanlışlardan daha çok zarar verdiğinin görülmesi gerekiyor. Örneğin, A Lisans sahibi Anadolu Efes’in sezonu Valencia’dan beş, Malaga’dan altı mağlubiyet almasına rağmen gelecek sezon da EuroLeague oynayacağının garantisi var. Bir başka örnek verelim, geçen sene Darrüşafaka’nın başına gelen talihsizlik bu sene de Khimki’yi bekliyor. 30 maçlık sezonda gayet iyi işler yaptılar ve playofflara kalmayı başardılar. Ancak gelecek sezon yeniden EuroLeague’de olmayı henüz garantilemediler. Halbuki gelecek sezon EuroLeague’de oynaması garanti Barcelona ve Efes’in aldığı toplam galibiyetle hatta daha üzerinde sezonu bitirme şansına sahipler. Bir sistemin geliştirilmesi için başarının ödüllendirilmesi kadar, başarısızlığın da cezalandırılması gerekiyor. EL yönetiminin bununla ilgili bazı çalışmaları olduğu biliniyor ama biraz geç kalmadılar mı?
Sezonun eksi 5’i – II