#3 Brooklyn Nets | Etmesinler kimseye şikayet, ağlasınlar hallerine baktıkça istikballerine!
Şunu söylemek istiyorum: NBA takımları hakkında okumayı severim, konuşmayı severim, yazmayı da severim (oyunları, oyuncuları, yönetimi, geçmişi, geleceği vs.) ama şu Brooklyn Nets yok mu, şu Brooklyn Nets… Çok sevdiğim basketboldan bile soğutuyor beni. Ne diyeyim, kimseye etmesinler şikayet, ağlasınlar hallerine; titresinler mücrim gibi, baktıkça istikballerine…
Prokhorov (ve Billy King) döneminde Nets’in sırasıyla Deron Williams, Joe Johnson, Gerald Wallace, Kevin Garnett ve Paul Pierce’i almak için giriştiği takaslarda sadece verdiği draft picklerinin bazılarının Derrick Favors, Enes Kanter, Gorgui Dieng, Damian Lillard, James Young, Kelly Oubre Jr. ve son olarak Jaylen Brown’a dönüştüğünü ve önümüzdeki iki draftta çok yüksek sıralardan iki pick daha kaybetmelerin de çok yüksek ihtimal dahilinde olduğunu biliyor muydunuz?
Neyse günümüze dönelim, 2016 yazına girerken Nets önemli iki değişikliği takımın teknik ve idari yönetiminde yaptı. GM yaza girmeden önce Sean Marks olmuştu zaten, yeni koç olarak ise Kenny Atkinson ile anlaşıldı. Son olarak Atlanta’da Budenholzer’ın yardımcılığını yapan Atkinson’ın ligdeki ilk başantrenörlük deneyimi olacak ama yardımcı antrenör olarak çok tecrübeli, lig genelinde sevilen ve sayılan birisiydi.
Nets draft öncesi Thaddeus Young’ı Pacers’a ilk tur hakkı (20. sıra) karşılığında gönderdi. Bu pickten yaptıkları seçim olan Caris LeVert ise potansiyeli yüksek ama sakatlık sorunu sebebiyle sırası düşmüş bir yetenek. İkinci turda doğma, büyüme ve kolej olarak Brooklyn çocuğu olan Isiah Whitehead’i 42. sıradan seçebilmek için Utah’a 55. sıra hakkı ile beraber alışılmadık bir şekilde 3 milyon dolar ödeme yaptılar. Alışılmadık olan ödeme yapmak değil, bu kadar aşağı bir sıraya bu kadar para ödemekti. Brooklyn’in Whitehead hakkında bildiği, 41. sıraya kadar seçim yapanların bilmediği özel bişeyler mi var diye meraklanmadım değil hani…
Nets yaz dönemine girerken yeterli cap boşluğuna sahip olsa da piyasadaki iyi oyuncular tarafından yeterli talep gören bir destinasyon değildi. Bu soruna karşılık, takıma katkı yapabilmek için en iyi şansı free agency olan Sean Marks sınırlı serbest oyuncular Allen Crabbe’ye ve Tyler Johnson’a çılgın sayılabilecek kontratlar teklif etti. (offer sheet) Ancak her iki oyuncunun da takımları Portland ve Miami, sırasıyla 4 yıl – 75 M$ ve 4 yıl – 50 M$ olan teklifleri karşıladılar. Bu durum Nets’in şansı mıydı, şanssızlığı mıydı zaman gösterecek. Ama sonuçta denediler ve olmadı, suçlayacak bir şey yok şimdilik.
Olanlara gelince, yazın en önemli hamlesi Jeremy Lin’i (3y/36m) New York’a geri getirmekti; yalnız bu sefer eyaletin diğer takımına. Önemli sayılabilecek diğer hamle olan Trevor Booker (2y/19m) Thaddeus’un ardından o mevkiye alınabilecek uygun bir isimdi. Beklenen katkıyı sağlamasa bile kontratı yeni salary cap koşullarında pahalı değil, süresi de uzun değil. Ardından Vasquez, Foye, Scola, Bennett, Hamilton, Harris gibi isimler ucuz kontratlarla benche dolduruldu. (Evet, bu o Bennett, hani üç sezon önce birinci sıradan…)
Bu sezonun takım adına en önemli kazanımlarından birisi de geçtiğimiz sezon çaylak yılında sakatlıklardan dolayı çok az oynayabilen ancak oynadığı sürelerde özellikle savunmaya olan katkısı ile dikkat çeken Rondae Hollis-Jefferson olacak. Öte yandan önceki koç, Hollins’in ayrılmasının ardından hücumdaki rolü ve verimliliği artan Bogdanovic çok formda geçirdiği Olimpiyat Oyunları’nın ardından takımı için daha büyük bir rol üstlenmeye hazır görünüyor.
Ancak Lin, Bogdanovic, RHJ, Booker ve diğerleri bir kenara bırakırsak takımın açık ara en etkili silahı bir kez daha Brook Lopez olacaktır. Lopez’in posttaki etkili oyunu, orta mesafe şutlarındaki verimi, pick&roll oyununa yatkınlığı onun hücumlarda sıkça ve çeşitli şekillerde kullanılabileceğini ve -takımın geri kalanının skor üretme potansiyeline bakınca da- zaten kullanılması gerektiğini gösteriyor. Lopez ile Lin arasında kağıt üstünde bir ikili oyun uyumu olacakmış gibi görünüyor ancak benim kafamda Lopez’in yavaşlığından kaynaklanan soru işaretleri oluşmuyor değil bu konuda. Eğer ikili çok iyi uyum sağlarsa 5-B sınıfından Lopez’in de dile getirdiği gibi Brook-Lin Nets deriz, olur biter…
Brooklyn’in takım olarak bu sezon özelinde iki temel soru işareti olacaktır. Birincisi geçen sezon ligin 100 pozisyon başına 108,5 ile en çok sayı yiyen ikinci ve en yüksek yüzde ile yiyen birinci takımı olarak savunmalarını ne kadar toparlayabilirler? İkincisi başta Lopez olmak üzere sakatlık riski yüksek (LeVert zaten sakat, RHJ sakatlıktan döndü) bir takım olarak ne kadar sağlıklı kalacaklar.
Hoş en iyi senaryoda bile tavanları 40 galibiyet bile değil. Yakın gelecekte ise draft, takas ve/veya serbest piyasada turnayı bir değil, iki değil en az üç kere gözünden vurmaları gerekecek.