Utah Jazz, Malone&Stockton döneminde sonra sancılı yıllar yaşasa da D-Will ile beraber yeniden yapılanmaya gitmişlerdi. Ancak Sloan vs D-Will tartışması sonrasında iki isimle de yolları ayırmak gibi radikalin de ötesinde bir karar verdiler. Sonrasında Jefferson&Millsap çekirdeği onları playoffa taşısa da bunu yeterli görmeyen yönetim yeniden yapılanmaya gitti. İki uzunu da yok karşılığında serbest bırakırken ikisinin yerini alması için Enes Kanter ve Derrick Favors‘a güvendiler. Aslında geçtiğimiz sezon, bu iki oyuncunun düşünülen seviyelere çıkmasının çok da kolay olmayacağını gösterdi. Hatta özellikle yazın da gösterdiği performansla Fransız ikinci yıl oyuncusu Rudy Gobert Enes’in yerini ciddi ciddi zorlamaya başladı. Utah iki sezondur lotaryadan tercih yaparak genç parça eksiğini hemen hemen tamamladı. Bundan sonra nerelere gelecekleri direkt olarak bu oyuncuların gelişimine bağlı olacak. Şuan için en çok konuşulan şey oyuncuların potansiyellerinin büyük hedefler için yeterli olup olmadığı. Batıda yer aldıkları için playoffa ulaşma şansları hemen hemen yok gibi. Dolayısıyla en az bir yıl daha lotaryadan seçim yapabileceklerini söyleyebiliriz.
Gidenler:
Marvin Williams: Yeni T-Mac diye etiketlenen ve Atlanta’nın yakın tarihteki en büyük hatalarından biri olan Williams, bomboş Utah kadrosunda da hemen hiç etkileyici bir şey yapamadan bir takım kariyerine daha son verdi. Eğer Williams’ın gidişine kayıp dersek, basketbola ihanet etmiş bile sayılabiliriz.
Richard Jefferson: Geçen sezon son 5-6 yılın istatistiklerini alt üst ederek 82 -yazıyla sekseniki- maça çıkan Jefferson kariyerinin bu döneminde bir takıma faydalı olacaksa bile bunun Jazz olmayacağının farkına vardı sanırım. Jazz için de aynı kriterler geçerliydi ve beklenildiği gibi yollar ayrıldı.
Brandon Rush: Rush bence çok önemli bir tamamlayıcı oyuncu. Her ne kadar geçen sene sadece 38 maça çıkabilmiş ve normal istatistiklerinin ve performansının çok uzağında kalmış olsa da değeri hala saklı durmakta. Ancak o da Jazz’dan öte daha donanımlı bir takımda çok daha faydalı olabilecek bir oyuncu. -Keza eski aşk Warriors’a giderek kendi için ve Warriors için gayet hayırlı bir iş yaptı-
John Lucas III&Malcolm Thomas&Erik Murphy: Cavs ile yapılan bir takas sonrasında takımdan bu üç isim ayrıldı. John Lucas III,gerçekten doğru görev tanımı verilirse,basit rollerde faydalı olabilecek bir oyuncu ancak Jazz için bir değeri olduğunu söylemek biraz zor tabi. Malcolm Thomas ise iyi bir kolej oyuncusu olmasına rağmen NBA’e bunu bir türlü yansıtamayan oyunculardan. İlerde bir gün karşımıza yeniden bir değer olarak çıkar mı bilmiyorum ama şuanda Jazz’in istediklerini verebilen biri değildi zaten. Murphy ise şuana kadar toplam 24 maç oynamış bir oyuncu dolayısıyla yorum yapmama imkan bile yok.
Gelenler:
Tyrone Corbin: Corbin’in ayrılışı gidenlere yazılamayacak kadar büyük bir kazanım Jazz için. Bu kadar geç gerçekleşmesi takımdaki genç oyuncuların zararına oldu bence. Ancak yine de Corbin ile bu yapılanmanın hala başındayken ilişiğin kesilmesi hayırlı oldu. Yerine de birçok farklı seviyelerde çalışmış (Avrupa,Kolej,Geliştirme Ligi) Quin Synder geldi ki bence ümit vaadeden bir hamle.
Gordon Hayward: Yazın belki de en büyük hikayesiydi Utah için Hayward. Biraz git gel yaşansa da Jazz, Hayward’a gelen teklifi karşılayarak Utah halkının kahramanlarından olan Hayward’ı takımda tuttular. Güzel bir kontrat olduğunu söylemek zor ancak son zamanlar yapılan kontratların (özellikle Jodie Meeks’in kontratını baz alırsak) durumunu düşünürsek ‘olsun artık,napalım’ denebilir. Hayward’ın enerjisi ve çok yönlülüğü ise Synder’in en büyük kozlarından biri olacaktır saha içerisinde. Ayrıca takımın şuandaki 1 numaralı oyuncusunun her şeyini ortaya koyan bir oyuncu olması, genç oyuncular için güzel bir örnek olacaktır.
Dante Exum: Sene boyunca Exum hakkında atıp tutanların aksine ben pek bir şey söyleyemeyeceğim. Zaten bu sezon ortaya çıkarttı ki yerli yabancı spor yorumcuları Avustralya Lise ligini gayet iyi takip ediyorlarmış. Linkleri nereden buluyorlar acaba benim en çok aklıma takılan nokta o aslında. Bense onların aksine Melbourn’deki Thomas Carr Lisesi’nin hiçbir maçını izleyemedim ne yazık ki. Ancak Dünya Kupası’nda gördüklerimden yola çıkarak yorum yapacak olsam bu draftta 5. sıradan gitmesine tepkim,‘This is Madness!!!’ olurdu. Umarım Utah haklı çıkar çünkü yeni yapılanan bir takımda bu draft gibi güzel bir drafttan 5. sıradan boş atış yapmak çok ağır bir hata olur. Ha önemli bir nokta da 2 numarada da oynayabilmesi gerekir çünkü Trey Burke’un yerine geçmesi bir hayli zor olacaktır bence.
Rodney Hood: Hood’u 23. sıradan kadroya katmak gayet başarılı bir seçimdi bence.Geçtiğimiz sezonu Duke’da geçiren oyuncu özellikle sezon ilerledikçe performansını yükseltmişti. Sezon boyunca %42 ile üçlük atmasının yanı sıra içeriden de sayı bulabildi NCAA’de geçtiğimiz sezon. Özellikle zaman zaman kullandığı sırtı dönük oyunu NBA’de de aynı şekilde başarılı icra edebilirse çok önemli bir hücum silahı olacaktır. Hayward’ın arkasında olacak olması süresinin azalmasına sebep olabilir ancak şutör guard olarak da süre alabilecek olması bu sıkıntıyı dengeleyebilir.
Trevor Booker: Booker bu yaz piyasadaki çok dikkat çekmeyen ancak faydalı serbest oyuncularından biriydi. Çok ekstra bir adım atar mı bilemiyorum ama katkı vereceğini düşünüyorum.
Steve Novak: ‘Tek yönlü oyuncu’ kavramına kelimesi kelimesine uyan bir oyuncu Novak. Sadece tek bir işi yapabilmesi ve onu da sistemli bir hücumda yapabiliyor olması açıkçası benim Novak’a soğuk olma sebeplerim. Ama bütün şartlar yerine geldiğinde o işi elit seviyede yapması da bir artı tabi. Ne diyelim, 3 atar durur.
Carrick Felix: Felix, Cavs takasının gelen oyuncusu. Ancak o da toplamda 23 maça çıkmış bir oyuncu ki yorum yapmak abes olur biraz.
Sezon Öngörüsü:
Utah için yapılanma dönemi bu sezon da devam edecek ve Batı’da oldukları için playoff yapma şansları bir hayli az. Zaten öncelikleri de genç oyuncularının gelişimi olacak. Asıl soru işaretleri çekirdeklerinin bir parçası olarak gördükleri Kanter ve Favors‘ın o beklentiyi ne kadar karşılayabilecekleri. Çünkü şuana kadar açıkçası -özellikle Enes- beklentilerin çok uzağındalar. İkilinin iyi olanı Favors, aslında kötü performans göstermiyor,sadece beklentilerin uzağında ve garanti kontratı cebinde. Enes’in ise seneye takım opsiyonu var ve Gobert‘in çıkışı devam edip Enes de beklenen seviyeye çıkamazsa çanlar onun için çalabilir -biraz uzak ihtimal tabi opsiyonu kullanmamaları-. Asıl dikkat kesilmesi gereken isim ise bence Trey Burke. Geçen seneki sınıf içerisindeki favori oyuncumdu ve Michigan‘ı finale taşıdığı performansı gerçekten muazzamdı. Geçen seneye sakat girmese yılın çaylağı ödülünü alabileceğine inanıyorum ki bence zaten uzun vadede Carter-Williamstan çok daha değerli bir oyuncuya dönüşeceğine inancım tam. Utah’ın şuanki kadrosu içerisinde de en yüksek potansiyele sahip oyuncu kendisi zaten. Daha önce belirttiğim gibi Hood‘un çok önemli bir parçaya dönüşme ihtimali var. Alec Burks’un adı bu aralar takas dedikodularına çok karışıyor onun ne olacağını görmek lazım. Exum‘da seçildiği sıranın karşılığını verebilirse Jazz için çok önemli bir adım olacaktır.
Doğuş Özkan – @dgsozkan
Abi Alec Burks reisi kesip atmışsınız ya:(
Pre season bile olsa beni en çok heyecanlandıran oyuncuydu. Bu sene onun yılı olacak.
Haklısınız,Burks’den pek bahsetmedim ama bu biraz bilinçli yaptığım bir hareketti. Exum’a 2 numarada yer açmak adına,hazır da Burks değerlenmişken bir takasa girebilecekleri söyleniyor bir zamandır. Onun için sezon öngörüsünde ona değinmekten biraz kaçındım açıkçası. Ama eğer kalacaksa hücumda en güvenilir ellerden biri olacağı kesin. Hele ki geçen sene kariyer sayı ortalamasını 2ye katlamış ve bu senenin başı itibariyle de bu gelişimin süreceği sinyallerini verirken.
Doğuş Özkan