Fenerbahçe’nin başarılı pivotu Ekpe Udoh, Socrates Dergi‘nin Şubat 2017 sayısına verdiği röportajda kendisiyle ilgili bilinmeyenleri ve merak edilenleri Uğur Ozan Sulak ile paylaştı.
Kesinlikle okunması gereken bu keyifli söyleşiden en sevdiğim bölümleri sizin için derledim. Fakat yazının tamamını mutlaka okumalısınız, gerçekten kaliteli bir söyleşi olmuş.
***
Babam da annemde uzun değiller. Amerikan tıbbının planlarını bozan, 2.10’un üzerindeki dedemdi. Ona teşekkür borçluyum. Büyüme çağında ilk etapta boy atmamıştım, doktor “Ekpe maalesef hiçbir zaman boyun çok uzamayacak çünkü genlerinde bu yok. Bak, baban ve annen hep standart boydalar…” gibi şeyler söylemişti, sonra bir anda uzadım.
Aslında üçlük atabiliyorum. Koçların tercihi daha farklı oldu sadece. Baylor’da Scott Drew üçlük dışına çıkmamı kesinşikle istemezdi. NBA’de durum malum. Fenerbahçe’de yine çembere yakınım ya da en iyi ihtimalle orta mesafedeyim. Eğer Koç Obradovic benden daha fazla üçlük atmamı isteseydi, sizi temin ederim bundan haberiniz olurdu. Yeniden kendime güvenerek basketbol oynamamı sağlayan adam ne isterse artık… Kendimi ona bıraktım.
Çılgın? Vahşi? Ya da ne bileyim, biraz sert? Böyle şeyler söyleniyordu. Bugün Obradovic’e dönüp bakıyorum, içi dışı bir, özü sözü bir, dürüst… WYSIWYG. Yani… “What you see is what you get” (Ne görüyorsan o) en doğru tanım olur onun için. Yüzüne baktığımda ne görüyorsam doğru olan da o. 100% güven. 100% dürüstlük. Ne ekersem onu biçiyorum.
Normal sezonda elde edilmiş bir galibiyetle geçen yılın finalinin rövanşını almış sayılmayız. CSKA hala şampiyon. Onları yeniden finalde görmek, rövanşı orada almak… Bu güzel olurdu.
Sabahları yataktan kalktığımda kendimi aynaya bakmaktan alıkoyamıyorum. Elimde değil çok yakışıklıyım.
Fenerbahçe’deki bir buçuk senemde NBA’deki beş yılımın toplamından daha agresiftim. Ribaund istatistiklerim biraz daha gelişti, umarım EuroLeague’deki blok rekorumu yeniden kıracağım.
Viktor Khryapa’nın geçen yılki Final Four’da aldığı hücum ribaundunu hiç tekrardan izlemedim. En fazla bir ya da iki GIF görmüşümdür. Khryapa’nın hücum ribaundunu tekrar izlememe gerek yok. Ben o ribaund pozisyonunu her gün tekrar yaşıyorum.
NBA’den hiç teklif gelmedi. Sıfır. Warriors özelinde değil, başka NBA takımlarından da kontrat alamadım. Dönmek istiyordum çünü hala kendimi orada kanıtlayabileceğime inanıyorum.
Eğer ülkede yaşanan terör olaylarından korkmuş olsaydım çoktan eve ya da başka ülkeye gitmiştim. Benim en çok zorluk yaşadığım durumların başında ailemin sürekli mesaj atıp durumu sorması geliyor. Bu durumda arkadaşlarımı ve ailemi buraya gelmeleri için teşvik etmem çok kolay değil. Bir de terör olayları olduğunda sosyal medya kapanıyor. Web sayfaları açılmıyor. Zor oluyor o zaman.
Gigi yanlış dönemde yaşıyor. 15 ve 16. yüzyıllar onun için daha uygun olurdu. Rönesans adamı olmanın gereklerini yerine getirerek her gün yeni şeyler öğreniyor. Ben Gigi’nin aksine… Yemek yemek için gezerim. Eğer beni Ülker Arena dışında görüyorsanız yüksek ihtimalle bir yerde yemek yiyorumdur. Deniz ürünlerine bayılıyorum çünkü burada her şey çok taze. Balıkçı önerilerinizi lütfen benden esirgemeyin. Yemek yemeyi seven, 2.10 boyunda bir adamım. Yardımcı olursanız sevinirim. Teşekkürler.
Aynı ABD’de olduğu gibi, Türkiye’de de daha sık okul ve hastaneleri ziyaret etmek istiyorum. Lütfen herhangi bir sosyal sorumluluk projesi için benimle iletişime geçmekten çekinmeyin. Bir çocuğu mutlu etmekten kolay ne var?
Kaynak: Socrates Dergi / Uğur Ozan Sulak