Ana Sayfa TB Özel Köşe Yazıları Şu fotoğrafı gel de anlat

Şu fotoğrafı gel de anlat

0

Real Madrid ve Anadolu Efes arasındaki güç farkı o kadar yüksek ki evinde maçı izleyen hemen herkesin Anadolu Efes’in bu serinin bir maçını bile kazanamayacağını düşünmesi gayet normal. Böyle durumlarda terazinin yukarısında kalan takımların kaderi o inançsız kitleyi inandırmaktır. Tıpkı Anadolu Efes’in bugün yaptığı gibi.

Önce şunu bir yere not etmek gerekir. Son yılların en dahiyane playoff stratejilerini Ivkovic’ten izliyoruz. Dün akşam izlediğimiz görkemli performansı her yönüyle teknik açıdan ele almanın mümkün olması da bunun göstergesi. Real Madrid için ne bireysel olarak dipte gezen oyunculardan bahsedebiliriz ne sakatlardan ne de cezalardan. Tam kadro oynadılar, en iyi oyuncuları maça harika başladı. Gerisi mühim değil. Real Madrid için bireysel anlamda olağanüstü bir durum olmadığını anlatmak için yeterlidir bu iki faktör.
 

 
İlk maçın ilk yarısıyla ikinci maçın ilk yarısı arasındaki temel benzerlik bir kez daha Felipe Reyes’i faul problemine sokmamız oldu. Mirotic’in NBA’e gitmesinin sezon boyunca Real Madrid üzerinde derin bir etkisini görmediysek Felipe Reyes’in boyalı alandan oyunu kurabilmesi, topsuz koşu yapan oyuncuları doğru görüp zamanında beslemesi, top elinde değilken bile akıllı katları ve üç saniye koridorundaki perdeleriyle savunma konsantrasyonunu bölüp veya topsuz koşu yapan oyuncuyu kovalayan savunmacıyı üzerinde bırakıp bu topsuz koşuları efektif hale getirmesinin payı çok büyük. Kısaların bu denli parladığı bir takımda iç dış dengesinin oturmasını sağlayan en kritik parça olduğunu söyleyebiliriz.

Ancak Real Madrid, Reyes’in oyunda olmadığı bölümlerde hücum opsiyonu üretemeyen bir takım olsaydı ilk paragrafta yazdığım umutsuzluğun da bir nedeni olmazdı. Onları bu opsiyonsuzluğa iten Ivkovic’in doğru hamleleri ve bu doğru hamlelerden hiç caymadan, telaşa kapılmadan oyunu yönlendirmesiydi.

Doğru hamleler zincirinin ilk ayağı Ivkovic’in Perperoglou’ndan erken vazgeçmesi oldu. Talimatları taze almış Real Madrid oyuncuları oyunu Perperoglou’nu peşine taktığında yürüyerek ondan kurtulmayı başaran K.C. Rivers üzerine yıktı. Onun iki maça da böylesine etkili başlaması Perperoglou tarafından savunulmasıyla ilgili. Zaten eşleştiği oyuncu tarafından topu ilk yere vurduğu anda çalım yiyen Heurtel oyundayken ondan kurtulan oyuncunun penetre kanalını ikinci bir yardımla -sıklıkla pivot oluyor bu- tıkamak zorunda Anadolu Efes. Buna Rivers’ın Perperoglou’ndan kurtulup elverişli bir pas istasyonu olması eklenince Anadolu Efes için iyice çekilmez bir hâl alıyor Real Madrid hücumları.

Bu iki gedik Real Madrid gibi bir takıma karşı savunma düzeninin allak bullak olması için fazlasıyla yeterli. Vaziyetler bu hâli almışken Rudy Fernandez’in böyle bir fırsatı kullanması da son derece normal. Çemberi savunan oyuncu Lasme olsa da fark etmez Fran Vazquez olsa da. Çünkü savunma sıkıntısını dış oyuncuların yaşıyor olması Real Madrid kısalarının iç ve dış oyuncuları birlikte dağıtmasına engel değil. Dolayısıyla oyunun gidişatına muhakkak el atmak gerekir. Ivkovic de hiç gecikmeden aldı kararları.
 

 
Cedi erken girdi oyuna, Saric de, Krstic de. Görüntü ilk maçtakine benzer bir hâl aldı. Böylesine rahat saylara alışmışken kolay skora giden yolları sert bir şekilde kapadı Anadolu Efes. Gafil avlamak böyle bir şey olsa gerek. Reyes’in de faul problemi yaşadığı bu dönemde Cedi de Saric de Draper da hiç bırakmadı Real Madrid kısalarını. Topsuz koşuları sürekli boşa giden Real Madrid kısaları vazgeçti en sonunda bu koşulardan. Böylesine bir tabloyu belki de ilk defa gördük Real Madrid’in salonunda.

Öte yandan Bourousis tercihi bir kez daha Laso’nun elinde patladı. Zira sürekli hareket halinde olan ve baskıyı tüm alana yaymış Anadolu Efes savunmasını kısaların olup biteni yerinden izlediği sırtı dönük hücumlarla etkisiz hale getirmek imkansız.

Sadece bu da değildi Real Madrid’in çilesi. Kaçan her Anadolu Efes şutu Saric önderliğinde hücum ribaundu olarak geri döndü. İlk 12 dakikada Anadolu Efes’in 8’i hücum olmak üzere 19 ribaundu varken Real Madrid Anadolu Efes’in aldığı hücum ribaundu kadar toplam ribaund sayısına ulaşmıştı.

Aynı zamanda Steve Nash’in basketbolu bıraktığı bir yılda saha içindeki bir Steve Nash hologramı gibiydi Thomas Heurtel. İlk maçın ilk devresini de böyle oynamıştı. Bu maçta da hızlı hücumlarda doğru tercihler yaptı, perde sonrası odağını tek bir noktaya yoğunlaştırmayıp sahanın her tarafını besledi ancak ilk maçla çok ama çok kritik bir fark vardı. Krstic’i besledi. Hem o besledi, hem de tüm takım.

İlk maçta etkisiz kalan Krstic’le ilgili maç sonrasında şunları yazmıştım:

“En önemli derslerden biri de Krstic’in daha doğru yerlerde daha kaliteli paslarla beslenmesinin fazlasıyla gerekli olduğu. Heurtel’in ilk beş başlaması da düşünülebilir belki. Verimli bir Krstic’ten yoksun olmak set hücumlarının sadece zorlamalar üzerinden oynanması demek oluyor çünkü.”

Maça Heurtel’le ama Krstic’siz başlamayı tercih etti Ivkovic ancak bu ikili bir araya geldiği andan itibaren durdurulamadı Anadolu Efes hücumları, bu bağlantı setlerin kısırlaşmasının önüne geçti. Krstic her hücumda doğru pozisyonları aldı, gerek yüksek post’ta şut pozisyonlarını alarak gerek çembere yaklaşıp savunmacısını sırtına alarak. Dün akşam Heurtel ile Krstic’in kurduğu kombinasyonun kalitesinin Krstic’in en iyi dönemlerinde Sırbistan’da Teodosic’le kurduğu kombinasyonlardan en ufak bir farkı yoktu, başlarındaki koç da dahil.

Aralarındaki bağlantı sadece bu ikiliyi yükseltmedi. Heurtel’in Krstic’i doğru yerde sürekli olarak topla buluşturabilmesi Real Madrid savunmasının ağırlık merkezini Krstic etrafına doğru itti. Dolayısıyla üç sayı bölgesine yapılan uzun menzilli ve kusursuza yakın servislerde Real Madrid kısaları ters ayakta yakalandı defalarca. Cedi Osman savunmada neredeyse hiçbir pozisyonda adamını kaçırmazken ters ayakta yakaladığı hemen her savunmacısına karşı da potaya gitti. Bu serinin sahada bulunmasını zorunlu kıldığı oyunculardan. Sahip olduğu özellikleri her düzeyde kullanabiliyor olması da ayrı bir yazı nedeni şüphesiz.

Maça dönelim ve şu rakamın altını çizelim: Anadolu Efes, üçüncü periyodun bitimine 4 dakika 57 saniye kala 14’ü hücum olmak üzere 32 ribaund almıştı. Bu rakam, o bölümde Real Madrid’in aldığı toplam ribaund sayısının iki katından fazlaydı.
 

 
Oynanan basketbol o kadar doğru ve göz kamaştırıcıydı ki maçın üçüncü periyodun son iki dakikasıyla başlayan kabus sürecine sadece kısa olarak değinmek ve hafiften yakınmak geliyor içimden. Guy Goodes’ın Fenerbahçe’ye karşı kullandığı “fark kapatma” planına benzer bir yola gitti Laso. Reyes etrafına dört kısa yerleştirdi. Ön alan baskılı savunmaya karşı hemen dizlerin titremesi de işlerini iyice kolaylaştırdı. Dizlerin uzunca bir süre böylesine titremesi de hayal kırıklığı oldu elbet.

Sergio Llull’un 18 sayı, 12 asistlik performansının temeli de bu bölümde atıldı. Topu karşıya daha seri ve hasarsız geçirebilmek adına Cedi’nin bu bölümde kenara alınma tercihi anlaşılabilirdi ancak çok uzun süre kenarda kalıp maçın son 40 saniyesinde oyuna dahil olması farkı çift hanelere çıkartan ruhun önüne ince de olsa bir set çekti. Şüphe yok, daha erken girmeliydi. Öte yandan son haftalarda Real Madrid düzeyinin fazlasıyla altında kalan Nocioni’nin bu bölümdeki her atraksyonun içinde olması ve her hamlesinde başarılı olması büyük şanssızlıktı.

Seriyi Real Madrid için kaosa sürükleyebilmek adına çok doğru bir plan oluşmuştu. Krstic sadece hücumuyla değil çemberi karartmasıyla da ön plana çıkmıştı dün. Bazen bir şeylerin fazladan iyi gitmesi gerekebiliyor görkemli başarılar için. Ne yazık ki böyle bir şey olmadı dün. Farkın çift hanelere çıkması, Real Madrid’in hücumda kilitlenmesi vs… Hepsinin teknik bir açıklaması vardı. Real Madrid’in maçı kazanmış olmasının ise izahı nasıl yapılır, bilmiyorum?

YORUM YOK

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Exit mobile version