Star Wars’taki umut, Visconti’nin gerçekçiliği ve bir oyuncudan daha fazlası Luigi Datome | Köşe yazısı

Yazı: Bahar Ekinci, TrendBasket


Gigi’nin hikayesine her nerede dokunduysanız…

İster denizaşırı kıtada, dünyanın en iyi basketbol liginde, TD Garden’ın sadık seyircisi ol, ister çizmede kalbin “Maviler” için atsın. Ya da hiç uzaklara gitme, Fenerbahçe Beko için haftada iki kez İstanbul trafiğinde kilometrelerce yol yap. Herkes basketbol ötesinde ortak bir tutku daha yaşıyor: Luigi Datome.

Ancak bu Datome aşkını besleyen ne Celtics’e transfer olduğunda gösterdiği mücadele ne 2013 EuroBasket’te İtalyan Milli Takımı’nı sırtlaması, ne de geçtiğimiz hafta EuroLeague’deki ezeli rekabette Real Madrid’e attığı son saniye basketi!

Fenerbahçe Beko (@FBBasketbol)

Bu aşkın kaynağı parkedeki yeteneklerin üstüne inşa edilecek kadar yüzeysel değil! Eğer öyle olsaydı Datome’den çok daha yetenekli pek çok başka oyuncuya aynı tutku ile yaklaşırdık.

Ona hayran olmamızın nedeni karakteristik saçı, kabarık taranmamış sakalı, müthiş giyim tarzı veya isminin sempatik bir etki bırakması da değil. Bu hayranlığı anlayabilmek için sosyal medyada onu takip etmeniz veya saha dışındaki hayatına tanık olmanız yeterli.

İlk fark edeceğiniz şey Türkiye’de alışageldiğimiz sporcu kalıplarının dışında, bize öğretilen hatta dayatılan tanımlardan çok uzakta, ezberlerimizi sonuna kadar bozan, mütevazi, sahici, samimi ve bir o kadar da egosuz olması.

Yaşadığı hayattan zevk almasını bilen, kültürel zevklerini devamlı besleyen, açık görüşlü ve meraklı. Barların, gece kulüplerinin altını üstüne getiren, ismi şiddet hatta taciz suçlamalarına karışan, aşk hayatları ile gündeme gelmekten memnuniyet duyan sözde sporcularından çoğumuzun sıkıldığı şu günlerde umut veren duruşu ona duyulan hayranlığın en temel nedeni.

Vasatlığın en yüksek seviye olduğu bu dönemde yaşamını kültür ve spor ile bu kadar iyi dengeleyebilen biri sadece basketbol dünyası için değil bütün seyircilerin rehberi, basketbol tutkusunun etrafında birleşen hepimizin ümidi aslında…

Sahalarda görmeye alışık olmadığımız şekilde başarısızlığın sorumluluğunu her zaman alan, başarıyı her ne olursa olsun paylaşan ve en önemlisi hayal kırıklıkları ile barışık bir karakter Gigi…

Öyle ki pek de sempatik olmayan NBA serüveninden güçlenerek çıkması ve bazıları için büyük bir hüsran olarak nitelendirilebilecek bu hikayeye gerçekleştirdiği bir rüya olarak bakması ne kadar kuvvetli bir kişilik olduğunun en büyük kanıtı.

Fenerbahçe SK (@Fenerbahce)

Hep yapmak isteyip de yapamadıklarımızın  olmak isteyip olamadıklarımızın bir yansıması Datome! Çoğumuzdan daha İstanbullu, daha Türkiyeli hatta. Bu ülkenin değerlerini bizden daha fazla anlaması ve el üstünde tutmaya çalışması bunun açık bir ispatı. Geçtiğimiz Ekim ayında, 90 yaşında hayatını kaybeden Ara Güler’in arkasından paylaştığı metin veya Orhan Pamuk’un her işini her kitabını derinlemesine araştırması bile bizden çok buralı olduğunun sadece birkaç belirtisi.

Boş zamanlarını asla ziyan etmeyen ve Dünya’nın ona sunduğu güzellikleri sonuna kadar takdirle karşılayan ve bunu da paylaşmaktan çekinmeyen biri Luigi. Bu hali ile klasik sporcu klişelerine meydan okurken bizi de hayatı yaşayış tarzımızı sorgulamaya itiyor adeta. Saha içi ve dışında hayatın mutlak dengede olması gerektiğini öyle güzel hatırlatıyor ki bizlere…

Kısaca insanın nasıl bir bütün olarak yaşayacağı dersini çok güzel veriyor. Sahanın en yeteneklisi olmayabilir ama parkenin en akıllı oyuncularından biri o. Hatta bu toprakların gördüğü en zeki sporculardan biri dersek yanılmış olmayız.

Luigi Datome’ye hayran olma durumu sadece bize özgü değil. Gigi’nin NBA hikayesi Detroit Pistons’ta harcanan iki yıla yakın zamanın ardından Şubat 2015’te Danny Ainge tarafından Boston Celtics’e transfer edilmesi ile devam etmişti. Sadece yarım sezon geçirmesine rağmen taraftarın kısa zamanda sevgilisi olmayı başarmıştı Datome.

Hatta celticsblog.com’un Ainge’nin yaptığı bu transfer hakkında “Boston Celtics tarihinde taraftar tarafından sıra dışı kabul edilen oyunculardan biri.”olarak bahsediyor olması bir tesadüf olamazdı. Rotasyona hızlıca adapte olup dakika almaya hemen başlamasa da katkı vermeye anında başlamıştı. 5 Mart 2015’te oynanan Utah Jazz maçında bitime 1.7 saniye kala Tyler Zeller’e verdiği akıl işe yaramış ve Boston Celtics’e maçı getirmişti. Tyler o ünlü 1.7 saniyeyle ilgili yaptığı açıklamada “Gigi bana doğru geldi ve bir şut fake’i kullanmaya vaktin var, kullan onu.” demişti. Tamamen öyle de olmuştu.

Yanlış bir anlaşılma olmasın Datome o maçta tek bir dakika bile oynamamıştı ama oynasa da oynamasa da takım arkadaşlarına yardım etme isteği, sorumluluk duygusu ve basketbol zekası sayesinde Celtics kazanmıştı. Gigi popüler olmaya başladıkça aynı Türkiye’de olduğu gibi taraftar da onu keşfetmiş, tam da benzer nedenlerden hayran olmaya başlamıştı.

Avrupa’ya dönüş hikayesi Fenerbahçe’deki birçok arkadaşının öyküsüne benziyor aslında. Peşinde CSKA, Khimki gibi devler de varken Obradovic’in telefonu ile Fenerbahçe’ye gelmişti. Gösterişsiz, sakin ve kontrollü oyununu sevdik ilk önce sonrasında karakterine aşık olduk hep birlikte.

Mesele maçın bitmesine altı saniye kala aldığı basket faul değildi.

Havada el değiştirip Michael Jordan’dan rol çalması da değildi.

Mesele sonuç ne olursa olsun mücadeleci ruhundan asla vazgeçmemesi, son topun sorumluluğunu hiç çekinmeden alması ve bu takım ve taraftar için asla unutulmayacak bir karakter olmasıydı.

Salon Gigi Datome tezahüratından yıkılırken o daha altı saniye olduğunu düşünerek herkesi sakinleştirmeye çalışmış ve sonrasında “Bu sadece bir maçtı.” derken neden ezber bozduğunu herkese bir kez daha kanıtlamıştı.

Önceki gün Darüşşafaka Tekfen maçında yine sahanın en iyisiydi Datome. Ama daha da önemlisi Cuma gününü çoktan unutmuş, basın toplantısında paylaşılan genç Ergi’ye sahada tecrübesini aktarma isteği akıllara Tyler Zeller örneğini getirmişti. Saha içinde de sadece skor atmaktan ve bireysel yeteneklerden çok daha ötesi olduğunu kısacası bir basketbolcudan fazlası olduğunu bir kez daha göstermişti.

Gigi Datome bir Star Wars kahramanı gibi değişerek dönüşerek fakat hep iyilerin kazanacağına dair umudu besleyerek bir skorer ile şampiyon arasındaki farkı göstererek kendisini sevenlerle potanın ve parkenin dışında çoktan kucaklaştı bile.

Gigi henüz parkenin ışıltılı tarafında olsa da yıllar sonra onu kenarda Fenerbahçe takım elbisesiyle görmek… İşte o zaman bu hikayenin sonu aynı kendi karakteri gibi efsane olacaktır. Neden olmasın?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler