Sezon başında panik atak geçiren Kevin Love içini döktü: “Herkesin sıkıntıları var” | ÇEVİRİ

Deneyimlerimden biliyorum. Büyürken, bir erkek çocuğunun nasıl davranması gerektiğini gerçekten hızlı bir şekilde kaparsınız. “Bir erkek olmak” için ne gerektiğini öğrenirsiniz. Bu bir ders kitabı gibidir: Güçlü ol. Duyguların hakkında konuşma. Sıkıntılarını kendin hallet. Hayatımın 29 yılı boyunca bu ders kitabını izledim. Ve bakın, muhtemelen burada yeni şeyler söylemiyorum. Erkeklerle ve delikanlılıkla ilgili bu değerler o kadar sıradan ki, artık her yerdeler… Ve aynı zamanda görünmez bir vaziyetteler; tıpkı hava veya su gibi bizi çevreliyorlar. Bu şekilde depresyona ya da endişeye çok benziyorlar.

Bu yüzden 29 yıl boyunca akıl sağlığını başka insanların sorunuymuş gibi farz ettim. Tabii ki bazı insanların başka insanlardan yardım isteyerek veya onlara açılarak rahatlayabildiğini biliyordum. Bunun benim için de olabileceğini hiç düşünmedim. Benim için spor dalındaki başarıma gölge düşürebilecek ya da garip veya farklı görünmemi sağlayabilecek bir güçsüzlük biçimiydi.

PHOTO BY JED JACOBSOHN/THE PLAYERS' TRIBUNE
PHOTO BY JED JACOBSOHN/THE PLAYERS’ TRIBUNE

Sonra panik atak ortaya çıktı.

Bir maç esnasında meydana geldi.

Tarih 5 Kasım, 29 yaşıma girmemin üstünden iki ay ve üç gün geçmişti. Evimizde Hawks’a karşı oynuyorduk ve sezonun 10. maçındaydık. Adeta fırtına öncesi sessizlik hakimdi. Ailemle yaşamakta olduğum konular hakkında da stresliydim. İyi uyuyamıyordum. Parkede ise sezon için beklentilerimiz, özellikle de yaptığımız 4-5’lik kötü başlangıçla birlikte üstümde bir yük oluşturuyordu.

Maç başladığı andan itibaren bir şeylerin yolunda gitmediğini biliyordum.

İlk birkaç pozisyonda elim ayağım birbirine dolandı. Garipti. Ve maç benim maçım değildi. İlk yarıda 15 dakika parkede kaldım ve bir basket ve iki serbest atış ile oynuyordum.

İlk yarı bittikten sonra her şey ayyuka çıktı. Koç Lue üçüncü çeyrekte mola aldı. Kenara geldiğimde, kalbimin her zamankinden daha hızlı attığını hissettim. Sonra nefes almakta da güçlük çektim. Anlatması zor ama beynim kafamın içinden çıkmaya çalışıyormuş gibi her şey etrafımda dönmeye başladı. Havayı kalın ve ağır hissettim. Ağzımın içi tebeşir gibi kupkuruydu. Yardımcı koçumuzun savunma seti hakkında bir şeyler bağırdığını hatırlıyorum. Başını salladım, ama söylediği birçok şeyi duyamadım. O an korktum. Grup arasından çıkmak için kalktığımda, oyuna tekrar başlayamayacağımı biliyordum – fiziksel olarak bunu yapamayacaktım.

Koç Lue bana geldi. Sanırım bir şeylerin yolunda gitmediğini hissetmişti. “Hemen döneceğim” gibi bir şeyler uydurdum ve soyunma odasına geri döndüm. Kaybettiğim bir şeyi arıyormuşum gibi odadan odaya koştum. Gerçekten sadece kalbimin çarpıntısının son bulmasını umuyordum. Sanki bedenim bana ölmek üzere olduğumu söylemeye çalışıyormuş gibiydi. Nihayetinde soyunma odasının ortasına kendimi bıraktım, yere yığıldım ve nefes almaya çalıştım.

II

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler