Westbrook, istatistik kasmak için mi parkeye çıkıyor yoksa oyun mu bu şartları yaratıyor?

NBA’de All-Star arası geride kaldı ve normal sezon heyecanına geri dönüyoruz. Russell Westbrook araya 30 sayılık bir triple double ortalamasıyla girdi ki bu gerçekten saçma sapan bir iş. Kevin Durant’in yazın onu terk edip, Warriors’a katılmasının ardından ligin üstüne azgın bir boğa gibi saldıracağını tahmin etmek zor değildi ama bu kadar büyük bir patlamayı da çok kişi beklemiyordu. Yaptığı iş tarihte sadece bir kez, bir oyuncu tarafından, elli yılı aşkın bir süre önce becerildi. Bu oyuncu 1962’de sezonu triple double ortalamasıyla tamamlayan Oscar Robertson idi. Robertson’ın performansı NBA tarihinin en etkileyici bireysel normal sezon performansları arasında. Ancak Russell Westbrook triple double ortalamasını sezon sonuna kadar korursa Big O’nun sezonu biraz arka planda kalacak. Oscar’ın döneminde NBA’deki oyun temposu şimdiye göre çok daha yüksekti. O 1962 sezonunda bir takımın maç başına ortalama pozisyon sayısı 126 iken şu anda ligin en tempolu oynayan takımı olan Nets maç başına 103 pozisyon kullanıyor. Westbrook’un Thunder’ının ortalaması ise 101. 1962’de maç başına saha içi denemesi ortalaması olan 107, şu anki ortalamadan tam 22 pozisyon yüksek. Ayrıca Oscar ortalamasını maç başına 44 dakika alarak yaparken Westbrook 34 dakika ortalamayla oynuyor. Bu elbette Oscar’ın başarısını küçültmüyor ama Westbrook’un başarısını kesinlikle daha çarpıcı hale getiriyor. Modern oyunda triple double ortalamasıyla sezon bitirmeyi “imkansız” kıldığı düşünülen faktörler oyun temposu ve pozisyon sayılarıydı. Aynı argümanı Wilt Chamberlain’in sayı ve ribaund rekorları için kullanmak da mümkün.

Bu derece yüksek seviyeli bir başarının insanları büyüleyeceğini düşünürsünüz. Fakat özellikle sosyal medya çağında pek az başarı beraberinde başarıyı küçültmeye çalışanları getirmekten uzak kalabiliyor. Eleştirmenlerinin kuşkucu argümanları Westbrook hakkındaki muhabbetleri en az hakkında edilen güzel cümleler kadar domine ediyor. Fakat, Thunder’ı düzenli olarak izlemek bu argümanların yalnızca güçsüz olmakla kalmayıp, aslında hiçbir değeri olmayan masallardan ibaret olduğunu ortaya koyuyor.

Ana iddia Russell Westbrook’un kazanmayı umursamadan bilinçli olarak triple double yapmayı hedefleyerek maça çıktığı, Birleşik Devletler’deki ifade biçimiyle “statpadding” yaptığı, ya da bizim ifademizle “istatistik kasmak” için oynadığı yönünde. Bu argümanı galibiyet mağlubiyet oranlarının ötesine geçmeden ilk görünüşüyle ele alalım. Bu yazının yazıldığı vakit itibariyle Russell Westbrook’un bu sezon 26 adet triple double istatistiği var. Bu 26 maçta Thunder’ın galibiyet mağlubiyet oranı 20-6. Bu oran 60+ galibiyetlik bir sezon temposu anlamına geliyor. Thunder’ın şu anki genel galibiyet mağlubiyet durumu ise 31-24 ve bu ancak 46 galibiyetlik bir sezon temposu. Bu bir tesadüf de değil. Russell Westbrook’un ribaund ve asist ortalamalarının yükselmesi ile Thunder’ın aldığı galibiyetler arasında doğru bir orantı var. Bu kulağa gayet bariz gelebilir, malum en iyi oyuncunuzun daha iyi istatistiklerle oynamasının daha başarılı bir takıma işaret etmesi kadar normal bir şey yok fakat duruma şüpheci yaklaşanların savlarını savunmak için iki ayrı argümanı mevcut.

(Photo by Layne Murdoch/NBAE via Getty Images)
(Photo by Layne Murdoch/NBAE via Getty Images)

Birinci argüman Westbrook’un kariyerinin başından beri mevcut: Topu fazla domine etmesi. Westbrook’un Kevin Durant ile top paylaşımı konusu birlikte oldukları dönem yıllarca sürekli konuşulan bir mevzu idi ama Durant’in ayrılmasıyla artık geride kalmış durumda. Russell Westbrook’un Usage Rate yani top kullanma oranı an itibariyle %41.9 ve bu oran NBA tarihinde bir rekor. Westbrook’un bu sezon Thunder adına topu sürekli domine ettiği bir sır değil. Fakat bunun büsbütün bir yanlış olduğu fikri hatalı. Thunder’ın yaratıcı oyuncu problemi var. Westbrook dışında takımda oyun kurma becerisi olan yegane isimler Victor Oladipo ve yedek oyun kurucu Cameron Payne. Her iki ismin de bu alanda çok etkileyici oldukları söylenemez. Bunun sonucunda iş neredeyse tamamen Westbrook’un omuzlarında kalıyor. Westbrook pota altına penetre etme becerisi, orta mesafeden pull upları ve oyun kurma becerisiyle ligin durdurulması en zor oyuncularından. Westbrook’un topu elinde tuttuğu pozisyonlar Thunder’ın skor üretme ihtimalinin en yüksek olduğu pozisyonlar. Yalnızca “topsuz oynadım” diyebilmek için topsuz oynaması mantıklı değil keza Westbrook iyi bir dış şutör olmadığı için alan boşaltmaya yardımcı olamadığı gibi takımında devamlı cut yaparak skor üretmesini sağlayacak pasörler de mevcut değil. Bir süperstarın topu tamamen domine ettiğini ilk kez görmüyoruz; Cavaliers’taki ilk döneminde LeBron James aynı sebeplerden ötürü çok yüksek top kullanma oranı ile oynuyordu. Russ, topu bu kadar domine edip, üstüne bir de efektif olmasaydı gerçek bir problemden söz edilebilirdi fakat 1973’te bu başarıyı yakalayan Tiny Archibald’dan beri NBA, tarihindeki ilk 30+ sayı, 10+ asistlik sezonu geçiriyor.

İkinci argüman ise birinin Thunder’ı düzenli izleyip, izlemediği ya da ekrana öküzün trene baktığı gibi bakmadığını görmek için güzel bir turnusol kağıdı. Westbrook’un istatistik kasmak ve triple double yapma amacıyla ribaundları kovaladığı iddiası. Bu argüman Westbrook’un takım arkadaşlarından ribaund çaldığı, tuttuğu adamı bilerek boş bırakıp ribaundu almaya konsantre olduğu ve Thunder uzunlarının Westbrook’un istatistik kasabilmesi amacıyla bilerek ribaundlarda aktif olmadığı şeklinde ifadelerle destekleniyor. Gözlem iyi hoş fakat çıkarım hatalı. Keza Westbrook’un ribaundlar konusundaki saldırganlığı aslında bir hücum stratejisinden ibaret. Nasıl mı? Russell Westbrook ligin en iyi geçiş hücumu oyuncularından biri. Kariyeri boyunca OKC ligin en iyi geçiş hücumu takımlarından biri oldu. Westbrook, takımının oyun kurucusu, ligin potadan potaya en hızlı giden oyuncularından biri ve ligin en patlayıcı bitiricilerinden olduğundan Russ’ın takımı ileri çıkarttığı hızlı hücumlar OKC’nin açık ara en kuvvetli hücum silahı. Westbrook’un ribaundu kendi alması, ribaund sonrası topun kendisine verilmesi için geçen süreyi ortadan kaldırıyor ve rakip savunma yerleşmeden rakip potaya gidebilmesini sağlıyor. Westbrook iyi bir şutörle eşleştiğinde adamını boş bıraktığını pek görmezsiniz fakat eğer tuttuğu adamın şutu o kadar da iyi değilse şutunu riske edip, ribaund pozisyonu aldığını görebilirsiniz. Thunder uzunları aynı zamanda rakip uzunları box out edip, ribaundu Russ’a bırakmaya tercih ediyor. Bunun sebebi de Westbrook’un istatistik kasmasına yardım etmek istemeleri değil, Westbrook’un ışık hızıyla rakip sahaya gideceğini bildiklerinden hızlı şekilde rakip sahaya koşup, yerleşmek ve daha fazla kişiyle hücum etmek istemeleri. Argüman aslında gayet açık ve net olması gereken bir stratejinin varlığını yok sayıyor. Thunder ligde bu stratejiyi uygulayan tek takım dahi değil, Rockets aynı “Ribaundu oyun kurucuna bırak ki hızlı hücumu başlatsın” taktiğini James Harden ile uyguluyor.

Russell Westbrook istatistik kasmıyor. Yalnızca lig tarihinin gördüğü en devinik oyunculardan biri. Geçirdiği absürd sezondan keyif almak gerek.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler