Onan: ”Yabancı kuralının Türk oyunculara engel olduğunu düşünmek saçmalık” | TB ÖZEL

Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımı Genel Menajer Yardımcısı Ömer Onan ile Fenerbahçe’nin bu sezonki hedef ve planlarından, Türk basketbolunun temel problemlerine değin birçok konuda, uzun diyaloglara sahne olan, dolu dolu bir röportaj gerçekleştirdik. Ömer Onan’ın gözünü budaktan sakınmayan yapısını, verdiği dobra cevaplarda rahatlıkla görebileceğiniz röportajımız ile sizleri baş başa bırakırken keyifli vakit geçirmenizi diliyorum!

Başlar başlamaz Emir Preldžić’den sözü açalım, sonra da laf lafı açsın istiyorum. Hatırlayacağınız üzere Preldžić’in Galatasaray Odeabank’taki kontratının bir kısmını Fenerbahçe’nin karşılayacağı konuşulmuştu uzunca bir süre… Ömer Onan’a sorduğum ilk soru bu oldu: ”Internet medyası işinin ucunu kaçırdık biz ülke olarak. Biri kişisel blog açıp, kaynak araştırması yapmadan kafasına esen şeyi yazabiliyor. Halbuki bunun araştırmasını yapmak çok kolay. Emir konusunda da çok şey konuşuldu, ben de takip ettim sana olan biteni şöyle anlatayım. Koç, Emir’i kadroda düşünmediğini söyledi, bizim de kontrattan çıkmamız gerekiyordu. Emir, Fenerbahçe’de oynayamayacağını anladıktan sonra da tüm sezon boyunca basketboldan uzak kalmak istemediği için fesih bedelinde bize yardımcı oldu, biz de kendisini serbest bıraktık. Biz serbest bıraktıktan sonra Emir’in hangi takımla sözleşme imzalayacağı Fenerbahçe’nin tasarrufu değildir ki. Emir konusunda bilgi kirliliği yaratıldı, bunu söyleyebilirim rahatlıkla.”

Preldžić özelinde transfer üzerinden konuya girdik madem yine aynı kanaldan devam edelim. Yaz transfer döneminin başında Fenerbahçe’nin Hickman’ın yerine hem bir hem de iki oynayabilen bir guard takviyesi yapacağı düşünülmüş, birkaç isim de konuşulmuştu fakat James Nunnally ile sözleşme imzalandı; burada bir strateji değişikliğinin söz konusu olup olmadığını Ömer Onan anlatıyor: ”Hickman ayrıldıktan sonra biz, transfer olayına pozisyon pozisyon bakmadık. Bir, iki ya da üç oynaması fark etmeksizin skora kolay gidebilecek, hücum tarafı kuvvetli bir oyuncu aradık hep. Evet, dediğin gibi guard oynayan birkaç oyuncuyla temasımız oldu ancak bazısıyla parada anlaşamadık, bazısı da Türkiye’deki olaylardan ötürü gelmeye çok da sıcak bakmadı açıkçası. James hakkında uzun uzun, detaylı araştırmalar yaptık. Transfer ettiğimiz her oyuncunun sadece saha içi ile değil, saha dışı karakterini de inceliyoruz. James’in de aile yaşantısından, İtalya’daki takım ortamına değin birçok şeyi araştırdık. Çok akıllı bir oyuncu. Koç, ona beklentilerini anlattığında, burada oynamanın biraz daha farklı olduğunu söylediğinde, gösterdiği yaklaşım araştırmalarımızı doğruladı, kendisi de gelmek için çok istekliydi ve neticede imzaları attık.”

dsc_0117-1845-x-1316

Transfer dönemi ve Bogdanović, Veselý, Udoh üçlüsünün takımda kalması… Süreci en yakın tanığından dinleyelim: ”Üçünü de takımda tutabilmek için ciddi mesai harcadık ve gerçekten Başkan Aziz Yıldırım da hiçbir fedakarlıktan kaçınmadı. Veselý’e kontrat opsiyonunun son gününde NBA’den bizim teklifimizin üstünde çok önemli bir teklif geldi ama o, Fenerbahçe’de oynamaktan mutluydu. Dürüst olalım, Veselý’nin yeniden NBA yapabilecek seviyede olduğunu koç da biliyor fakat illa ki gidecekse de biraz daha beklemesi gerektiği konusunda onu ikna etmeyi başardı. Bogdanović’te de aynı durum söz konusuydu, gitmesi için hiçbir sebep yoktu. Udoh ise son ana kadar NBA’den gelebilecek teklifleri bekledi, ondan sonra kararını verip, bizimle imzaladı. Ben, Udoh’u da anlıyorum. Hayatı boyunca NCAA-NBA kültüründen hiç çıkmamış bir oyuncu, orada yeniden kendini kanıtlama fırsatı gelmesi için tüm teklifleri görmek istemesi çok doğaldı. Sonuçta üçünün de takımda kalmasında buradaki çalışma ortamının kalitesi ve onlara duyulan sevgi çok etkili oldu. Ben de oyuncuydum, antrenmana gelirken kafanızda antrenmanda yapacaklarınızdan fazlası varsa orada mutlu ve başarılı olamazsınız. Fenerbahçe’de basketbol oynamayı ve taraftarın sevgisini çok seviyorlar. Üç oyuncumuzun da gelecek yaz için çıkış opsiyonları var, NBA’den istedikleri teklifler gelir ve gitmek isterlerse onları isteyen NBA kulüplerinin buyout bedellerini karşılaması gerekecek. Bu yaz Avrupa’dan da bu oyuncularımızın talipleri oldu ama NBA’e gitmeyecekler ise üçünün de Avrupa’da oynayacakları yer Fenerbahçe olur.”

Bütçe konusunu farklı bir bakış açısıyla açalım istiyorum. Profesyonel sporun doğası gereği herhangi uzun süreli bir sakatlık durumunda yeni bir transfer hamlesi yapacak bütçeye sahip mi Fenerbahçe? Top Ömer Onan’da: ”Önce şunun farkına varmak lazım. Avrupa’da isim sponsoru olmayan ender takımlardan biri biziz. O yüzden şu kadar bütçemiz vardı, şu şu kaldı gibi keskin bir yorum yapamam fakat kulüpte şubenin yapabilecekleri ve isteklerine karşı büyük bir güven söz konusu. Allah korusun, bir sakatlık olur, oyuncudan uzun süre faydalanamayacak duruma gelirsek başta Başkan Aziz Yıldırım olmak üzere tüm Fenerbahçe yönetimi gerekli kolaylığı bizlere sağlayacaktır, bundan şüphe duymuyorum. Tabii burada hamle yapılabilecek dönemin de altını çizmek lazım, yeni formatta normal sezon ile playoff arasında değil; normal sezonun ilk yarısıyla ikinci yarısı arasında Euroleague kadronuza oyuncu ekleme hakkınız var”

Sponsor demişken Sayın Onan, Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımı’nın sponsorluk arayışında olduğu gündeme gelmişti ancak somut bir adım atılamadı. Bu konuda yeni bir gelişme varsa sizden dinleyelim: ”Sponsorluk dendiği zaman insanların aklına isim ya da forma önü sponsorluğu gibi yüksek bedelli anlaşmalar geliyor direkt. Bu tarz bir anlaşmamız yaz döneminde olmadı, bu sezon da olmayacak fakat formanın arkasına ufak bir sponsor ekleme girişimimiz söz konusu, o da yakın dönemde olumlu ya da olumsuz neticelenecektir.”

Hatırlayacağınız üzere Aziz Yıldırım, Fenerbahçe’nin Euroleague tarafından Çin Turu’na davet edildiğini belirten bir demeç vermişti ancak böyle bir organizasyona sarı lacivertli kulüp katılım göstermedi. Sebebini anlattı Ömer Onan: ”Evet, Euroleague, Asya’da çok ciddi bir pazar olduğu için Fenerbahçe markasını orada kullanmak istedi ancak turun takvimiyle bizim kamp dönemi takvimimiz çakışıyordu. Çin’e gidip, gelmek, tüm o kamp ve hazırlık maçı temposunun içerisinde takıma ek bir seyahat yorgunluğu katacağı için biz katılmak istemedik. Euroleague, bu önerisini son ana kadar gündemde tutmuştu fakat zaten çok yorucu geçecek yeni sezondan önce tüm takıma böyle bir ekstra yük yaratmak istemedik.”

Final Four, İstanbul’a verildi ancak maçlar Sinan Erdem Spor Salonu’nda oynanacak. Organizasyonun Ülker Sports Arena’da düzenlenmesi ile ilgili bir beklenti oluşmuştu, Fenerbahçe bu konuda Euroleague yönetimiyle görüştü mü diye soralım dedik: ”Görüştük fakat olmadı. Sinan Erdem, İstanbul’daki en büyük salon. Ulaşım ağı bizim salona göre daha kolay erişilebilir. Euroleague, Final Four için yaklaşık 500 kişilik basın tribünü talep ediyor, Ülker Arena’daki basın tribününe en fazla elli kişi yerleştirebiliyoruz. Basın tribününün arkasındaki tribünü kapatıp, basın tribününü uzatsak bu kez bilet satışında ciddi azalma olacak ki bu da Euroleague’in hiç istemediği bir şey. Salonun fiziksel şartları, organizasyonu Ataşehir’e getirmemize engel oldu.”

dsc_0108-1747-x-1148

Fenerbahçe’den çıkalım yavaş yavaş… FIBA ve Euroleague arasındaki savaş ve Türkiye Basketbol Federasyonu’nun bu konudaki tutumu malumunuz ki bu konuda Ömer Onan’ın geçtiğimiz günlerde fazlasıyla net bir açıklaması vardı, mikrofonu birinci ağza uzattık: ”Tekrar söyleyeyim o zaman FIBA’nın Türkiye’yi, Avrupa şampiyonaları olsun, katılırsak olimpiyatlar olsun, bu tarz organizasyonlardan atmaya gücü yetmez. Litvanya ve İspanya ekipleri var Eurocup’ta, ne oldu atabildi mi olimpiyatlardan? Atamaz. TOFAŞ ve Trabzonspor, normalde bu sezon Avrupa’da oynamayacak yani FIBA organizasyonuna da katılım hakları yokken Eurocup’tan gelen davete FIBA nasıl karışabilir bunu benim aklım almıyor. Euroleague’in IMG ile on yıllık mükemmel bir anlaşması var. Ben, 11 A Lisans sahibi takımdan biri olarak Euroleague ve Eurocup’ın ortaklarından biriyim. Açık konuşalım, FIBA’nın turnuvasını hangi kanal canlı yayınlayacak? Ya da sen sitende içeriğini hazırlarken Euroleague’e verdiğin emeği verecek misin? Sanmıyorum çünkü keyifli değil, kaliteli değil. Burada dediğin gibi federasyon da EuroBasket 2017 ev sahipliğinden ötürü çekingen davrandı biraz. Ne zaman bitecek bilmiyorum ama FIBA daha fazla diretmeye devam ederse kaybetmekten başka şansı kalmayacak.”

Sona adım adım yaklaşıyoruz. Yabancı sınırının Türk oyuncuların gelişimindeki en büyük engel olduğu ve A Milli Takım başarısını olumsuz etkilediği konuşuluyor sürekli. Ömer Onan bu konuda, tıpkı bizim gibi, işin sınırla ilgisi olmadığını düşünenler arasında: ”Bu tartışmalar gerçekten sıkıcı olmayı başladı, külliyen saçmalık. Biliyorsun, önceden 3+2 vardı ve bizimle birlikte Avrupa’da bu kuralı uygulayan tek ülke Rusya’ydı. Açsın baksınlar, elimizde şimdikinden daha olgun milli takım kadroları da varken yakın tarihte neden en istikrarsız ve başarısız basketbol ülkeleri Türkiye ve Rusya, bana bunun nedeni farklı ise onu söylesinler. 3+2 kuralından ötürü formasını garanti gören, çok çalışmayan Türk oyuncu devri geride kalmalıydı ki  yavaş yavaş kalıyor da çok şükür. Şimdiki yabancı kuralı olmasa ligin izlenirliği bu kadar artar mıydı? Biz iki yıl üst üste Final Four oynayabilir miydik ya da Galatasaray Eurocup’ı kazanabilir miydi? En basitinden Karşıyaka bütçesindeki bir takım lig şampiyonu olabilir miydi? Mümkün değil, imkansız. Bu tartışmalar üzerinden genç oyunculara değer verdiğini söyleyen bazı insanların samimiyetine de ben inanmıyorum. Zamanında bu çocukları hem ikinci lig hem de Adriyatik Ligi’nde oynatalım ya da sponsorluk ve bütçe ayarlamaları yapıp, Adriyatik Ligi’nde takım kurulsun dedim ancak dikkate alınmadı. Çalıştay’da toplanıp, Türk basketbolunun tüm sorunlarını yabancı sınırı üzerinden çözmeye çalışmakla olmaz bu işler. Genç oyuncuların oynamasını istiyorsa bu kişi ve kulüpler, önce samimi davranıp, daha mantıklı önerilerle çözüm üretmeye çalışmaları gerekiyor.”

Final sorum. Hem oyuncu hem de yönetici olarak bu işin içindesiniz uzun yıllardır. Hangisiyle yaşamak daha zor? Her iki alanda da en unutamadığınız anınız nedir?

”Tartışmasız bir biçimde yöneticilik daha zor. Oyuncuyken işiniz, kendi aileniz, saha içi, maç ve antrenmanlarla ilgili. Yönetici olduğunuzda tüm şube organizasyonunu, etkinlikler, projeler, maçlar, oyuncu ve diğer kulüplerle iletişim gibi birçok başlık işin içine giriyor. Yöneticiliğin özellikle zihinsel olarak daha yıpratıcı olduğunu söyleyebilirim. 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası, yaşadığım şampiyonluklar vesaire birçok özel anım oldu esasında ama geçen yılki CSKA Moskova maçının o son bölümü canımı çok acıtmıştı.”

13 YORUMLAR

  1. keşke sizin zamanınızda da 6+1 kuralı olsaydı da görseydik seni ve senin gibi düşünen eski basketbolcuların neler yaptığını.(şimdi bu konumlarda olabilirmiydiniz acaba?)hala yabancı sayısını öne atıyorsunuz biz diyoruz ki amerikalı sayısı azaltılsın avrupalı oyuncularla türk oyuncular eşit şartlarda her zaman rekabet etsinler.bakın bakalım hangi avrupa ülkesinde 6 amerikalı oynuyor…kendi çıkarlarınız için konuyu saptırmadan objektif olun ve biraz empati yapmaya çalışın.

  2. Ömer Onan zamanında bu kural yoktu olsaydı eğer gelebilir miydi buralara hadi çıksın oynasın şimdi o istediği paralarla süperligde takım bulamaz kimse 5 dk oynatacağı oyuncuya o paraları vermez

  3. Takımlar 6 yabancı ile istediklerini aldılar. Şimdi de yabancı sayısı yerli oyuncuyu etkilemez gibi bir yorum yapmak doğru değil. Elbette etkiler. Takım olarak istenen seviyelere yaklaştığımız doğru ama oyuncu olarak öyle bir durum söz konusu değil. 2 hatta 3 takımımızın F4 yapma imkanı var. Ancak bir tane yerli oyuncumuz yok ki, bu kadroların vazgeçilmezi olan. Demek ki kuralda, işleyişinde bir yanlışlık var. Önlem almak, bu seviye de takım varsa, oyuncu da yetiştirmemiz gerek.
    Yerli oyuncu maliyetleri düştü ama buradan altyapılara hiç bir şey yansımadı.
    Gelişim ligi yok?
    TB2L istenen seviye de değil.?
    Genç oyuncuların bu seviyelerde oynayabilmesi için uygulamalar geliştirilmedi??

    • Benim çözüm önerim çok basit, kurallar çok net ve sert koyulmalı. Yoksa bizim ülkemizde patronların yönettiği takımlar, bu ülkeye basketbol olarak değer katmazlar.
      Sırasıyla;
      1- U19 gelişim(BSL takımları katılım için zorunlu)
      2- BSL, yabancı sayısından bağımsız, kıta dışı oyuncu sayısı en fazla 2 olmalı.
      3- TB2L, 20 takımlı tek grupta oynanmalı.
      4- TBL, sahada en az bir U21 genç türk oyuncu olmalı.
      5- BSL, sahada en az bir U22 genç türk oyuncu olmalı.

  4. İlk bakışta sorun yabancı sayısı ve kulüplerin(sponsorların) hedefleri gibi görünse de bence sorunumuzun kaynağında iki ayağı olan bir problem mevcut. Birincisi üst seviye potansiyeli taşıyan gençleri bir üst seviyeye geçirecek ne kulüp ne de milli takım düzeyinde teknik adamımız yok. İkincisi bu vizyona sahip basketbol idarecimiz yok. Bu yüzden zaman ve kaynaklar verimsiz kullanılmakta. Jenerasyonlarımız ulaşabilecekleri noktalara gelemeden gelişimleri duruyor… Bazı şanslı jenerasyonlarımız zaman zaman atılan doğru ama süreklilik arz etmeyen adımlar sayesinde başarı ve karier yapabilmiş… Ancak burada istikrardan söz edemiyoruz. Belki tesadüf daha uygun olur… Yanlış anlaşılmasın tesadüf bu başarıların kendileri değil, bu başarılara ortam hazırlayan idari vizyon ve uygulamalardan bahsediyorum. Herşeye rağmen üst seviyede başarılı oyuncularımızın ve takımlarımızın olabilmesi için herşeye sahibiz. Eksiklerimizi de tamamlayıp arzu ettiğimiz oyuncuları ve özellikle milli takımlarımızı izleyebileceğimiz günler dileklerimle… Şunu da eklemeden geçemeyeceğim gençlerimiz tembel değil, mevcut şartlardan dolayı yanlış yönlendiriliyorlar. Onları doğru yönlendirip hedefi gösterin bakın ortalığı kasıp kavuracaklar, çünkü bu çocuklar buna açlar ve bu durum onlar için artık gurur meselesi olmuş görünüyor…

    • dediklerine sonuna kadar katılıyorum ancak yanlış yönlendirmeden ziyade cesaretsiz ve sadece kendini düşünen bencil koch ve yöneticilerinde bunda en büyük pay sahibi olduklarını belirtmek isterim.beşiktaşlı olarak size enes berkayı örnek vereyim.ufuk sarıca bir röpartajında enes berkayında herkes kadar şansı olduğunu söyleyip 3 gün sonra gelecek vaad eden potansiyelli bir oyuncu gelişimi için kiraya verebiliriz diyip hiç bir hazırlık maçında oynatmadan yeşilgiresuna kiralanıyor.madem potansiyelli bir oyuncu neden bu potansiyeli sen geliştirmiyorsun? bjk lı yöneticiler neden siz de buna göz yumuyorsunuz? bu sadece bir örnek tüm genç oyuncular için aynı soruları soracak kimse yok.36 yaşında ki muratcandan mı yıldız yapacaksın yoksa 19 yaşında ki enesten ömerden mi?kimse maç kaybetme korkusundan gençlerin yapacağı bir hatayı (sanki diğer oyuncular hiç hatasız oynuyor) sineye çekip onlara öz güven aşılamaya cesaret edemiyorum diyemiyor.nba de bile 19-20 yaşındaki oyunculara tecrübe kazandırılırken bsl de buna neden cesaret edmiyorsunuz?

  5. Bırakın milli takımı bizim milli takımdan hiç bişey olmaz anca seyirci desteğiyle gaza gelerek 2. oluruz hep 2001 ve 2010 dışında tek başarımızı bile yok bu milli takımdan cacık olmaz gerçi kulüp takımlarındada durum aynı kısaca bir türkün yer aldığı hiç bir takım en büyük kupayı kaldıramaz.

    • Sn Devil bu yorumunuza katılmıyorum…. Doğru adımların atıldığı planlı bir sistemde en büyük kupalar niye kaldırılmasın ki? Bunun Türk veya başka bir milliyet olması fark etmiyor, geleceğe yönelik doğru adımlar ve çalışmalarla o bahsettiğiniz büyük kupalara ulaşabilmek hiç de düşündüğünüz gibi imkansız değil…. Hele bizimki gibi üst düzey başarıya susamış gençleriniz varsa! Yeter ki yol ve hedef gösteren bir planlamanız olsun….

  6. Taraftar bu problemi cozerde bakmayin onlarda manupule ediliyor/ Besleme taraftar, bilincli taraftari susturuyor, baski yapiyor/ Saglikli tribun istiyoruz/ Klupler gencleri oyaliyor, olmayacak vaadlerle, gostermelik imkanlarla. genclerimiz ve aileleri efsunlaniyor/ 18 yasina kadar genclerimiz bir senede ortalama haftada 2-3 mac yapiyor (kendi takimi, milli takim, okul takimi, hazirlik maclari vb) 18 inden sonra birden ekran karariyor/ Gencler sabah-aksam idman yapmali sozcuklerinin arkasina saklanip, 25-30 yasindaki oyuncularla sozde rekabete gercekte curumeye itiliyor/ Fakat konu mankeni gibi durmak bir yere kadar cunku alisageldikleri o mac temposu yok, mac vucudu yok mac refleksleri yok,yok,yok/ Gercekleri farkettiklerinde bir yildiz daha kaymis oluyor/

    • Artık öyle TC pasaportum var diye yan gelip yatmak yok ! Çalışırsan yeteneğin de varsa Cedi gibi Furkan gibi formayı kaparsın ha yoksa kusura bakmayacaksın geçti o yerli malı yurdun malı günleri…

      • Afedersinde su anda cedi dışında kadroyu kapan yok furkan dediğimiz sporcu nba e draft edilmiş potansiyelli oyunculardan o bile bu kadar az süre alıyor yani bu işlerde çalışmak da önemli ama maç oynamadan yalnız çalışarak da hiç bir şey olmaz

      • TC pasaportlular yan gelip yattığı için mi oynamıyor bilmiyorum ama dünya kadar ABD’li var 34-35 dakika ortalamasıyla oynayan, onların her birinin iş ahlakı Kevin Durant seviyesinde çünkü. Bilmem sen ne dersin bu konuda? Bu arada iş ahlakı çok yüksek ABD’lileri takıma doldurma konusunda çok başarılı iş yapan(!) 16 takımımızın yöneticilerini de tebrik ederim! Yan gelip yatan bütün gençlerimizi de (Cedi dışında hepsi yan gelip yatıyor ilginç bir şekilde) kınıyorum sizin aracılığınızla(!!!)

      • Furkan Nba oyuncusu suanda biliyorsun/ Yabancilar gibi 30-40 dak sure almasi icin daha ne yapmali ya/ Allahaskina suraya yazarmisin Furkanin sure ortalamasini/ Sen ve senin gibi dusunenler suanda yonetimde oldugu icin bu cocuklar kendi ulkesinde sure alamazlar dogru/ Nba oyuncusu olurlar gene yaranamazlar/ Fakat Furkan Amerikadan gelse, ismide Johnson olsa milyon dolarlari verirsiniz kimsede rahatsiz olmaz/ Ne yapsa makbul olur/

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler