Köşe yazısı | Yapılması gerekeni Kartal yaptı

“Türkiye, sorumluluk almaktan çekinen, hata yapma korkusuyla etliye, sütlüye karışmayan yerli oyuncularla kaynıyor.” Bu ifadeyi Kartal ve Beşiktaş Sompo Japan adlı yazımda kullanmıştım ve iddiamın hâlâ arkasındayım. Öte yandan bu, kapsayıcı bir ithamdır ve yeri geldikçe istisna teşkil eden oyuncuların altını çizmek gerekir. Bu istisnaların tepesindeki isimlerden biri de hiç şüphe yok ki Kartal Özmızrak.

Yıllardan bu yana sorumluluktan kaçmak bir yana, sahada bulunduğu her anı gerçek bir oyun kurucu içgüdüsüyle sorumluluk almak için yanıp tutuşarak geçiren çok az genç oyuncu görmüştür Türkiye. Kartal bu nedenle son derece kıymetli. Dolayısıyla üzerinde defalarca durmak, değerini anlatmak gerekir. 10 Kasım 2015 tarihinde çıkan “Kartal Özmızrak kadro dışı kaldı” haberi bu bakımdan son derece anlamlı ve anlatıcıdır.

An itibariyle bulunduğu takımların düzeyinin çok uzağında olmasına karşın kenarda oturmayı kabullenmiş çok sayıda genç veya orta yaşlı oyuncularımız var. Ancak dünya genelinde de isimlerin haşmetine kapılıp buna benzer kararlar alan çok sayıda oyuncu bulunabilir. Kartal ise bunlardan biri değil. Birkaç yıl sonra değerli bir Euroleague oyuncusu olma ihtimalinin fazlalığı bir tarafa dursun 2015-16 sezonu için Beşiktaş Sompo Japan kadrosunun önemli parçalarından biriydi. Ya da öyle olmalıydı. Henrik Dettmann döneminde aldığı süreler hayli sanaldı ve hatasız oynamak şartıyla ulaşılabilecek rakamlardı. Dolayısıyla bu sanal sürelerin beş paralık değeri yoktu. İlginçtir, Yağızer Uluğ’un gelişi bin beterini beraberinde getirdi Kartal için. Yazık. Beşiktaş’ın basketboldan sorumlu yönetim kurulu üyesi Hakan Köse’nin Yağızer Uluğ’un başantrenörlük görevin getirilmesinin ardından yaptığı “Altyapılara önem veren, kendi oyuncularını çıkarabilen bir takım kurmayı amaçlıyoruz.” açıklamasının hemen arkasından bu tarz bir haberi almak üzücü elbette. Aslında şaşırtıcı da, zira genç bir oyuncudan böyle bir çıkış görmek çok sık başımıza gelen bir durum değil. Ama bir yandan da Kartal’ın bundan sonra vereceği karara bağlı olarak önemli bir karakter gösterisidir tanıklık ettiğimiz olay.

Yağızer Uluğ

Yağızer Uluğ uzun süre Ergin Ataman’ın yanında çalışmış bir antrenör ve Ergin Ataman’da gördüğümüz pek çok özelliğe sahip olması şaşırtıcı değil. Ergin Ataman, 2015 Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda kazanmanın veya kaybetmenin hiçbir anlam taşımadığı Türkiye-İzlanda karşılaşmasında dahi kenardan gelen oyunculara asgari düzeyde şans vermeyi tercih ederek gayet vurgulu bir şekilde bu oyunculara güvenmediğini ve vaktini onlarla harcamaya niyetli olmadığını göstermişti. Çok şaşılacak bir şey değil bu tabi ki. Zira Ergin Ataman’ın antrenörlük karakterinde bir oyuncunun gelişimiyle ilgilenmek önemli bir yer tutmuyor. Bu hoş karşılanmayabilir ancak yıllar yılı Türkiye’nin en önemli koçu sıfatına sahip olan bir antrenör için değiştirmesini bekleyemeyeceğimiz bir özellik. Aynı şekilde uzun süreli bir iş ortaklığının ardından onun yanından ayrılarak piyasaya atılmış bir antrenör için de bünyesinde barındırması durumunda şaşırmayacağımız bir antrenörlük anlayışı.

Ancak bu bakış bazı istisnaların varlığı halinde değişebilir, değişmelidir de. Hem de tavizsiz.

İnkar edemem; istediği süreleri bulamayan genç oyuncular için yaptığım analizlerde sorumluluğun yüksek yüzdesini, hatta çoğu zaman tamamını gençlerin üzerine atanlardanım. Zira her oyuncunun süre alabileceği bir takım mutlaka vardır ve o takım Hırvatistan’da da olsa Fransa’da da olsa gidip orada oynamak gerekir. Çünkü oynamaktan başka hiçbir şeyin geçerliliği yok basketbolda. Fakat Kartal için durum aynı değil.

Yağızer Uluğ’un geldiği günden bu yana Beşiktaş Sompo Japan’ın maç kaybetmiyor olması, tıpkı Kartal’ın sezon başında aldığı süreler gibi sanaldır. Bu başarı gerçeğe de dönüşebilir elbet ama Kartal’ın bu hale gelmiş olması çok şeyi sorgulanmaya ve tartışmaya açmalıdır. Yani değerlendirme kriteri olarak sadece alınan skorları seçmemek gerekir.

Çünkü bu sefer hata koçtadır. Geldiği günden bu yana maç kaybetmemiş olan koçta hem de. Beşiktaş Sompo Japan bu sezonu hangi noktada tamamlarsa tamamlasın bu durum değişmeyecektir. Öte yandan 10 Kasım 2015 tarihinin üstünden uzun zaman geçmesine karşın unutulmaması da bizzat Kartal Özmızrak’ın ellerindedir. Bundan sonra vereceği karara bağlıdır. Yazılıp çizildiği gibi Anadolu Efes’e gidecekse bu karakterli çıkışın hiçbir anlamı kalmayacaktır. Amacı oynamak ve tek derdi sahada bulunup o çok istediği sorumluluğu almak ise… İşte o zaman bu tarihi unutturmayacaktır. Bizzat Kartal’ın söylediği üzere; kendini kenarda olup biteni izleyen bir oyuncu olarak görmek istemiyorsa yapması gereken budur.

Sonuç itibariyle kazanan, her maçta istediğini alan Yağızer Uluğ’dur. Son yıllarda bu unvanı Ufuk Sarıca tarafından tehdit edilse de Türkiye’nin en iyi antrenörü unvanına yıllardır sahip olan Ergin Ataman bir diğer kazanandır.

Ergin Ataman’dan Ivkovic’in gösterdiği hassasiyetin çok çok azını dahi görememiş olmak bu gerçeği değiştirmez. Zeljko Obradovic’in her yerli ısrarında hüsrana uğrarken bir kez daha denemekten usanmayışına şahit olmamız da aynı şekilde. Zira hiç kimse başarı tanımının içine gençlerin aldığı süreyi ve gösterdiği gelişimi yerleştirmek zorunda değildir. Dusan Ivkovic, kendi başarı kriterinde gençlerin sistem içinde yükselmelerini önemli bir kıstas olarak ele alırken Ergin Ataman’ın böyle bir zorunluluğu elbette bulunmuyor. Dediğim gibi; bu bir tercihtir. Çok sayıda mazeret de üretilebilir. Ancak şurası çok net. Oynamak isteyen basketbolcu için iki seçenek var: ya doğru takım tercihleri yapmak, ya da Kartal’ın izlediği yolu izlemek. Zira bir basketbolcu hak ettiğine inandığı süreleri alamıyor ve alacağına dair olumlu bir işaret göremiyorsa gitmekten başka bir seçeneği kalmamış demektir.

kartal-özmızrak

Bir kez daha altını çizmek gerekir ki Kartal’ın Beşiktaş Sompo Japan’dan ayrılma talebi üzerine alınan bu kararın bir anlamı olması Kartal’ın bundan sonra kendisine çizdiği yola bağlıdır. Bir gün Anadolu Efes seviyesine çıkacağına hiç şüphe yok ancak bunun için Tomas Satoransky gibi doğru zamanı beklemekte de bir sakınca yok. Nasıl ki bir Formula 1 pilotunun Ferrari’nin 1 numaralı pilotu olması için bir şeyler başarmış olması gerekiyor veya Türkiye’de bir şarkıcının Harbiye’de kapalı gişe konser verebilmesi için belirli bir albüm satış rakamı yakalamış olması gerekiyorsa üst düzey Euroleague takımında oynamak için de küme düşmüş takımın as oyuncusu olmanın ötesine geçmek gerekir. Kartal bunu başarabilecek oyunculardandır.

2014-15 Türkiye Basketbol Ligi sayı kralı Matt Walsh’ın Kartal hakkında söylediği şu sözler de son derece önemlidir: “Çok sıkı çalışıyor ve kararlı biri. Üst üste üç kez hata yaptığında bile dördüncü kez oyunun üzerine gitmeyi biliyor. Büyük bir oyuncu olmak için gerçekten önemli bir şansı var.”

Walsh, bu cevabı Kartal ile Metecan hakkındaki düşüncelerinin sorulması üzerine veriyor. Kartal’a özel bir parantez açıyor yani.

2015-16 sezonunun başlangıcından bu yana gördüğümüz de bundan başka bir şey değil aslında. Oyunun sıkıştığı her anda topu eline ilk isteyen Kartal oldu. Dirençli savunmaların ardından hızlı hücumu ilk başlatan da… İhtiyacı olan en önemli şey daha gerçekçi bir oyun planıydı. Zira hücum adına farklı varyasyonları uygulayabilecek bir kadroya sahipken savunma katkısıyla bu geçişi kolaylaştırma noktasında ciddi sıkıntılar yaşıyordu Beşiktaş Sompo Japan. Dettmann’ın bu duruma karşı maçların belirli bölümlerinde aldığı önlem Kartal-Muratcan-Darden üçlüsünü aynı anda sahada tutarak en azından dış bölgede etkili bir direnç noktası oluşturmak olmuştu.

Yağızer Uluğ ise farklı bir yol seçti. Dengeleri hücum üzerinden oturtarak Beşiktaş Sompo Japan’ı atabileceği maksimum sayı rakamına her maçta ulaştırmayı amaçladı ve başarılı da oldu. Ancak unutulmaması gereken nokta bu galibiyetlerin önemli bir başarının habercisi olmadığı. İstenilen başarıların habercisi ancak yapılan transferler olabilir. Zira sezon başında kurulan kadro içerisinde mevcut savunma sıkıntısını giderebilmek imkansız. Chinemelu Elonu transferi de bu amaçla yapıldı. Ama bu amaç doğrultusunda yabancı bir pasaport taşıması varsayımında transfer edilme olasılığı yüksek olan bir oyuncu da takımdan ayrılacak yakın zamanda.

Yıllar sonra Beşiktaş altyapısından çıkan ve özel bir anlamı olan Kartal’ın bu hale gelmiş veya getirilmiş olması Beşiktaş yönetimi veya taraftarı için -çok doğal olarak- alınacak sonuçlar üzerine değerli veya değersiz olacak. Kartal’ın talebi ve bu talebin nedeninin Yağızer Uluğ’un koçluk kariyeri için kötü bir anı haline gelmesi yine Kartal’ın yapacaklarına bağlı. Hiç şüphesiz Kartal’ın uzun ve gösterişli yolculuğunda aldığı bu karar mola yerini değiştirmek değil, yola çok daha yüksek hızla devam etmek anlamını taşımalıdır.

2 YORUMLAR

  1. Yağızer Uluğ üzerinden Ergin Ataman geçireyim diye yazı yazıyosun, ama aynı Ataman bjk ile şampiyon olurken o zaman 17 yaşında olan kartal’ı oynattığınıda yazsaydın!!!!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler