Hakeem Olajuwon’ın kaleminden small ball devrimine farklı bir bakış I TB ÖZEL #tribune

Gary Payton postta her zaman çok iyiydi. Sonics de sürekli bize sorun çıkarırdı, Gary yüzünden. Sonics’e karşı oynadığımız bir maçın ardından antrenman sonrası takım arkadaşım Mario Elie ile konuştuğumu hatırlıyorum. Neler olup bittiğini öğrenmem gerekirdi:

“Gary gerçekten güçlü mü?”

“Pek değil.”

Bu kısa boylu oyun kurucu nasıl oluyor da boyalı alanda bu kadar yıpratıcı olabiliyordu. Bu sefer Clyde Drexler’ın yanına gittim:

“Gary gerçekten güçlü mü?”

“Tam olarak değil.”

“Öyleyse her pozisyonda nasıl seni geçip de bu kadar içerilere gidiyor?”

Clyde sadece kafasını sallıyordu:

“Bilmiyorum dostum, bilmiyorum.”

Bizi konuşurken duyan Mario da yanımıza geldi:

“Konu Gary olduğunda, açıklamak gerçekten zor.”

Kimse bana cevap verebilecek gibi değildi.

Kendimi her zaman bir uzunun vücuduna sahip bir oyun kurucu olarak görürdüm. Belki de Gary’nin oyun tarzına bu sebepten dolayı bu kadar saygı duyuyorum. Asla sadece bir oyun kurucu olmak istemezdi, ben de asla klasik bir pivot olmak istemezdim.

theplayerstribune.com
theplayerstribune.com

Başka şansım da yoktu. Kimse bana bir pivotun nasıl oynaması gerektiğini anlatmamıştı. 18 yaşımda Amerika’ya ilk geldiğimde daha önce hiç NBA maçı izlememiştim. Bir tane bile. Kolejde oynamak için Nijerya’dan Houston’a geldiğimde, tek bir NBA oyuncusunun ismini dahi bilmiyordum. Zaten basketbol topuyla da bundan sadece bir yıl önce tanışmıştım, 17 yaşımdayken. O zamana dek bir futbol oyuncusunun ayaklarına sahiptim.

O sıralar basketbol hakkında bu kadar toy olmak işime yaradı. Basketbola hiçbir ön yargım olmadan yaklaştım. Koçum bana gelip de pivot oynamamı söylediğinde ne demek istediğini bilmiyordum. Beş pozisyonu da sayabilirdim ama kısa forvet ve pivot arasındaki farkın ne olduğunu tam olarak açıklayamazdım.

Koleje başlamadan önceki yaz antrenmanlar sırasında koçlarım sürekli bana bağırmak zorunda kaldı, “Hakeem sen pivotsun! Sadece ortada bekle!”

Orada beklemek istemiyordum. Oyun kurucuları izliyordum ve yaratıcılıklarından çok etkilenmiştim.

Ortada beklemek sıkıcıydı.

theplayerstribune.com
theplayerstribune.com

Boyalı alana girip çıkarak dans etmek istiyordum, sadece boyalı alanda değil tüm sahada. Oyun kurucuların top hakimiyetlerini gördüm ve: “Bunu ben de yapabilirim dostum.” dedim.

Böylece boyalı alanın dışında oyunumu geliştirmeye başladım. Antrenmanlarda sadece pivot çalışmalarını yapmıyordum. Dribbling yeteneklerimi ve orta mesafe şutumu geliştirmeye de çalışıyordum. Pas yeteneklerimi ve ayak oyunlarımı da. Eğer daha yavaş bir oyuncu beni savunuyorsa, onu alışık olduğu alandan dışarı çıkarıyordum. Sonrasında da ya kolay bir orta mesafe şutu buluyor ya da yanından geçip üzerinden smaç basıyordum. Eğer daha kısaysa, postta erken pozisyon alıp işini bitiriyordum.

Basketbol ve futbolun en azından bir noktada aynı olduğunu öğrenmiştim: Savunma ne yapmana izin verirse sen de onu yaparsın.

Kısa bir süre sonra koçlar artık, sadece ortada durmam gerektiğini söylemeyi bırakmışlardı.

Birkaç hafta önce playoff’un ilk turunda Warriors-Rockets maçını izliyordum. Arkadaşlarımla birlikteydim ve konuşma bir anda duvarımda asılı olan bir fotoğraf üzerinde yoğunlaştı.

1995 NBA Finalleri’nden Shaq ve benim olduğum bir kareydi. İnanılmaz. Shaq beni üç sayı çizgisi civarında savunuyor ve ben de top sürüyorum. İkimiz de boyalı alanın oldukça dışındayız, tıpkı iki oyun kurucu gibi. Bu fotoğrafı hep sevmiştim, sadece daha genç ve fit göründüğümüz için değil. Topu elime aldığımda tüm salonun ayağa fırladığını hatırlıyorum.

Bir arkadaşım birden, “Yani, o zamanlar small ball* oynadığını mı söylüyorsun?!” dedi ve herkes gülmeye başladı.

Onlara, kariyerim boyunca 143 üçlük denediğimi hatırlattım. (Eğer merak ediyorsanız 30’unda başarılı oldum) Koltukta otururken bazıları üçlük atarkenki halimin taklidini yaptı.

Bir başka arkadaşım da olaya katıldı: “Small ball’u sen ve Shaq icat ettiniz!”

Artık odadaki herkes kahkaha atıyordu.

Ne kadar komik olsa da durum ligin ne denli değiştiği hakkında çok şey anlatıyor. Benim zamanımda, uzunların çok belirli rolleri vardı.

theplayerstribune.com
theplayerstribune.com

Shaq tam bir canavardı. Pozisyon almasına izin verirseniz, her şey bitmişti. Hakeme bağırmaya başlardım, “Üç saniye, üç saniye! Hareket etmiyor!” Shaq’ın yeteneklerine ve fiziğine sahip başka hiç kimse olmayacak.

Dikembe ideal bir pivottu, klasik bir pivotun tüm özellikleri onda vardı. Deke ortada dururdu, yardım savunmasında nasıl blok yaptığını defalarca izledim. Daha iyi bir oyuncu olmama çok katkıda bulundu.

Patrick Ewing boyalı alandaki en sert oyunculardan biriydi. 48 dakika boyunca boyalı alanın içinde ve dışında sürekli peşinden koşmanızı sağlardı. Patrick’e büyük saygı duyuyorum.

David Robinson gördüğüm en çabuk uzunlardan biriydi. Çevik, patlayıcı… Çok hızlı, esnek ve sıkı çalışan bir oyuncuydu.

Yao Ming bir başka benzersiz pivottu. Ona karşı hiç oynamadım ama Houston’da benimle beraber antrenman yapmıştı. Antrenmana ilk geldiğinde yaptığı ilk iş, oyuncuyken kullandığım tüm hareketlerimi bana göstermek oldu, tek tek hepsini. Uzun zamandır onlara çalışıyormuş. Bir pivot olarak Yao, gördüğüm en yumuşak ellere ve ayak oyunlarına sahip oyunculardan biri.

theplayerstribune.com

MJ bir pivot değildi ama her şeyi yapabilen bir oyuncuydu. Alçak postta büyük bir dehaydı. Gerçekten de önce sıçrıyor, ne yapacağına havada karar veriyordu. Bulls ile oynadığımız her maçta, MJ alçak postta topu eline aldığı her pozisyonda onu iki hatta üç oyuncuyla savunuyorduk. Michael’ın postta ne kadar iyi bir pasör olduğu muhtemelen hak ettiği değeri görmüyor. Michael içeride bizi darmadağın ederken Will Perdue ve Luc Longley’in sayılarının da aynı oranda arttığını görebilirdiniz.

1995 yılında, iki pivotu birden üç sayı çizgisinin etrafında görmek oldukça ender bir durumdu. Günümüzde ise uzunlar, hayatlarını sürdürebilmek için nasıl bir oyun kurucu gibi oynayabileceklerini öğrenmek zorunda.

theplayerstribune.com
theplayerstribune.com

İnsanlar bazen bana, “Dominant uzunların dönemi artık sona mı erdi?” diye soruyor. Small ball’un, NBA’i oyun kurucuların hakim olduğu bir lig yapıp yapmayacağını merak ediyorlar. Eğer sadece, Steph ve Klay gibi keskin şutörleri izliyorsanız aslında neler olduğunu görmüyorsunuz. Bunlar elbette özel oyuncular ama tek ölçü birimi de değiller. Small ball, yıldız oyuncuların oyun kuruculardan ortaya çıkmasına neden oldu ama bana göre asıl önemli olan, uzunları klasik görevlerine sıkışıp kalmaktan kurtardı. Artık sadece boyalı alanda beklemiyorlar.

Small ball uzunların ortadan kalmasına neden olmayacaktır ama pozisyonlar hakkındaki eski düşüncelerimizi ortadan kaldıracaktır. Herkes dönemleri kıyaslamayı sever. Günümüzün uzunlarının, şimdiye dek hiç olmadığı kadar daha komple birer oyuncu olmaları çok muhtemel. Playoff’ta boy gösteren Draymond Green ve LaMarcus Aldridge gibi isimlere bakın. Aynı anda hem pivot hem de oyun kurucu gibi oynayabildiklerini görmekten büyük keyif alıyorum.

Günümüz NBA’ini çok seviyorum. Kolejdeki ilk yılımda, bir pivotun ne yapması gerektiğini bilmediğim zamanlarıma benziyor – ben de bir oyun kurucuymuşum gibi davranmıştım. Sadece tek bir pozisyona sahip olmak istememiştim.

Aynı zamanda, hala basketbol oynuyor olabilmemi istememe de neden oluyor. Draymond Green gibi birini savunan oyuncuya üzülmeme neden oluyor. Bana, 1.93’lük Gary Payton’ı hatırlatıyor. Onca yılın ardından hala, Gary Payton’ın bizi nasıl o durumlara düşürebildiğini anlayabilmiş değilim. Birkaç yıl içinde bu tarzda daha kaç oyuncu göreceğiz? Bilmiyorum ama izliyor olacağım.

*Small ball: Pasa ve tempoya dayanan, daha çok kısa oyuncular üzerine kurulu bir oyun sistemi.


  • Hakeem Olajuwon’ın The Players Tribune için kaleme aldığı yazının orjinaline bu bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler