Genel menajerlik korkaklara göre değil… Peki, onların spor dünyasındaki rolü ne? | #çeviri

Profesyonel sporların en zor işi.

Profesyonel spor dünyasında genel menajerlikten zor bir iş olmayabilir. Son 10 yıldır, Kuzey Amerika’nın dört büyük liginde –MLB, NFL, NBA ve NHL—gelir ve karlar hızla artınca, genel menajerlerin rolü daha karışık, zorlayıcı ve çok daha stresli oldu. Sonu gelmeyen 24 saat dönen haberler, internet ve sosyal medyayla beslenen medyaya ilginin artması, genel menajerleri zor, emsalsiz bir denetlemenin içine soktu.

Bir zamanlar emekli oyuncuların yaptığı çok önemsenmeyen bu meslek şimdiyse taraftarlar ve spor medyası tarafından öyle bir hassasiyetle takip ve analiz ediliyor ki iş güvencesi sert bir şekilde düştü. Kazanmanın ayrılmaz bir şekilde sözün özüne denk olduğu ve genel menajerin genellikle sabırsız bir milyonerin parasını harcadığı bir ortamda uzun süreli verimsizliği gizlemeye ve ufak da olsa bir toleransa yer yok. 2007 yılında Forbes dergisi tarafından seçilen spor sektöründeki en iyi 25 genel menajerden şu an sadece 5 tanesi aynı yerde görevine devam ediyor. Profesyonel sporların finansal altın çağlarının ortasında olduğu göz önünde bulundurulduğunda—PriceWaterhouseCoopers LLP’nin 2013 raporuna göre, profesyonel sporların geliri 2017 yılıyla beraber 68 milyon dolar seviyelerine gelecek, bu da yıllık %4.8 oranında bir büyümeye eş değer— bu nedenle genel menajerlerin en kısa sürede finansal tutarlılığı olan takımlar kurmaları gerekiyor.

Bu raporda genel menajerlerin değişen rolünü keşfediyor ve, yetenekli ve etkili genel menajer yetiştirmenin göz korkutan zorluğunu göz önünde bulunduruyoruz. İnanıyoruz ki başarılı genel menajerler ancak güçlü, deneyimli mentorlara ulaşabildikleri, birkaç farklı disiplini bir arada götürebilecekleri bir ortamda bulundukları sürece iş birliğinin ve açık iletişimin, kariyerleri açısından yükselebilme imkanlarının olduğu yerlerde yetişebilir.

Kazanan bir genel menajer uyum yaratır. Kritik noktaysa felsefe, oyun stili, oyuncu çeşitleri, teknolojinin kucaklanması ve, kulübün patronları ve koçlarla işbirliği yaparak memnuniyeti sağlama yoluyla uyum yaratmaktır. Başarılı genel menajerler işlerinin en nihayetinde taraftarlara umut vaat etmek olduğunun farkındadırlar. İşleri sadece taraftarları şevklendirmek ve kazanmaktan ibaret değil, aynı zamanda her mücadeleyi kazanma potansiyeli olan, güven veren bir takım üzerine kurulu sürdürülebilir gelir yolları oluşturmakla da ilgilidir.

Yazımızda bu sorulara odaklanacağız:

  • GM olarak doğulur mu ya da GM olunur mu?
  • Mesleğin genişletilmiş doğası ve zorluğu ortadayken kulüpler ya da ligler genel menajerleri geliştirme programları oluşturmalı mı?
  • Mesleğin benzersizliği göz önünde bulundurulduğunda bu meslek öğretilebilir mi?
  • Modern profesyonel spor dünyasında uyum bulmak ne kadar zor?

 

Tarihten bir kesit

‘Free agency’ ve çok yüksek oyuncu tazminatları döneminden önce genel menajerler arka plandaydı ve işleri yıldız koçların gölgesinde çalışıp didinirken yeni yetenekler bulmak ve sözleşme imzalamaktan ibaretti. Vince Lombardi’nin Green Bay Packers’ı ve Red Auerbach’ın Boston Celtics’i gibi bazı hanedan takımları için başantrenörler daha sonra genel menajerlik görevini de üstlenmişlerdir. İyi birer koç oldukları kadar yeni yetenekleri değerlendirme konusunda çok başarılı olsalar da ne Lombardi ve ne de Auerbach genel menajerlerin personele kararları açıklamasına izin vermeye tenezzül etmezdi. Bu tarz örnek bugün hala var; mesela dört kez Super Bowl şampiyonu olmuş New Enland Patriots’ın başantrenörü Bill Belichick, fiili olarak takımın genel menajerliği görevini de üstlenmiştir ve personelle alakalı tüm kararları vermektedir fakat bu ender bir durum. Belichick’ten önce görev yapan Bill Parcells daha önce Patriots’ın sahibi Robert Kraft’a böyle bir güce sahip olmayı istediğini belirtmişti. Parvells “Akşam yemeğini hazırlamanızı istiyorlarsa en azından alışverişin bir kısmını sizin yapmanıza izin vermeliler.” demişti. Ve kısa bir süre sonra da takımı bırakmıştı. Bu ayrıcalık sadece en başarılı koçlara tanınmakta olup, bu koçlardan yalnızca birkaçı iki işi de yaparken başarılı olabilmiştir.

‘Free agency’ sisteminin gelişi, büyük açılım ve milyonlarca dolar yatırımı yapılan televizyon anlaşmalarıyla genel menajerin iş tanımı tamamıyla değişti. Günümüzde genel menajerler akıllı, anlayışlı yetenek avcıları, mali sihirbaz, data kullanımına hakim ve kabiliyetli olmalı ve içeride ve dışarıda etkili iletişimi sağlayabilmeli. Çoğu oyuncunun ve başantrenörün genel menajerden daha fazla kazandığı bir işte, farklı insan tiplerinin yarattığı saha içi ve dışı krizlerle uğraşma iç karartıcı fakat yaygın bir iş gereksinimi. Halka açık şirketlerin çeyrek dilimlerdeki kazançlarına göre hareket ettiği iş dünyasında spor genel menajerlerinin üzerindeki baskı sadece birkaç pozisyonda var.

Uzun süre Micheal Lewis’in çok satanlar listesine giren eseri ‘Moneyball’un başrolündeki Oakland Athletics’in genel menajerliğini yapan Billy Beane “Genel menajer akıllı olmalı, kendine güvenmeli, akademik bilgisi olmalı, tabii bunların yanı sıra telejenik yani televizyon ekranlarında güzel görünümlü biri de olmalı. Beane işi yeni nesil beyzbol sporu genel menajerlerini yetiştirmede iyi bilinen Sandy Alderson’ın yanında öğrendi. Bu arada Alderson’ın Dartmouth Koleji ve Harvard Üniversitesi Hukuk  diplomaları var ve eskiden ABD Deniz Kuvvetleri’nde de çalışmış.”

“Genel menajer hepsini kapsayan bir vizyon oluşturabilmeli. Takımının işin tüm ayrıntılarını öğrenmesini ve sadece beyzbol sporuna odaklanmamasını istediği için –tabii bu isteklerinden dolayı akıllı ve kabiliyetli insanlara ihtiyacı vardı – Sandy Alderson’la çalışmak istisnai bir deneyimdi.”

Birkaç profesyonel ligde—örneğin, NBA ve MLB—bir grup umut vaat eden, müthiş akademik geçmişleri olan genç genel menajerler ortaya çıktı. Fakat bu mühim pozisyonda mükemmellik ve sıradanlık arasında hala önemli bir boşluk var. Başarı genelde daha çok etkileyici yönetim becerilerinden çok süper yıldızların transferine bağlı. Çalkantılı salary cap çeşmesini yönlendirmek, uzun süreli sözleşmelerle genellikle riskli bahislere girmek, saha dışının yanı sıra saha içinde de kuvvetli bir takım yaratmak en yetenekli genel menajerleri bile zor duruma sokuyor.

Genel menajerlik pozisyonunun önemi göz önünde bulundurulduğunda ironik olarak resmi iş eğitimi ve hazırlık için çok az bir zaman kalıyor. Başarılı genel menajerleri geliştirme bilimden çok bir sanat ve her kulüp ön ofisini farklı yönetiyor fakat “İşinde rahatsız edilmeyen ve kaliteli koçlar ve ön ofis personeli oyunumuzun uzun süre sürdürülebilmesi için önemli” sözleriyle NFL futbol işlerinden asbaşkanı Troy Vincent olayı kendi açısından değerlendiriyor. Genel menajerlik hevesten öte; içinde bulunulan spor dalının ön saflarında yıllar içinde inşa edilen bütünleyici bir öğrenme deneyimi. Bir grup genel menajere yaptığımız bir anket gelecekteki takım yöneticilerini tanımlamak ve geliştirmek için farklı felsefeler ve stratejiler olduğunu gözlemledik. Alderson, Bill Polian ve eski Green Bay Packer Genel Menajeri Ron Wolf gibi bazıları gelecek vaat eden gençlere destek verme ve onlara mentorluk etme işini ciddiye alanlar. Yaptıkları işin etkisi profesyonel kulüplerde genel menajer olan öğrencilerinin sayısından anlaşılabilir fakat dikkat çekici bir biçimde, bazı takımlar bu felsefeyi benimsedi, çoğu ise genel olarak her bölümü bilen uzmanlardan ziyade spesifik alanları bilen uzmanlar yaratmayı tercih etti.

Bunun ötesinde geri dönüştürülen genel menajerleri sayısı çok az (bkz. Tablo 1) Sonuç ne olursa olsun pozisyonları değişmeyen koçlardan ve menajerlerden farklı olarak genel menajerlerin başarısızlık hakkı bulunmuyor. Net olarak, başarı başarıyı doğurur ve çoğu takım patronu ön ofis yeteneğini kazanmaya alışık takımların koridorlarından kapıyor, bu yer yer iyi olan bir formülün en iyi hali. Parlayan bir öz geçmiş sahaya her zaman başarı olarak yansımıyor. Kaç tane umut vaat eden yeni çalışan hayal kırıklığı ya da sorunlar yarattı? Şimdiki ve umut vaat eden profesyonel spor dünyasında genel menajerler için önemli sorular ortaya çıkıyor.

TABLO 1

kornferry.com
kornferry.com

Profesyonel spor yönetiminin bu karmaşık döneminde genel menajerin rolü ne? Bu organizasyonlarda ön ofisin genel menajeri tanımlamada ve geliştirmede ciddi bir çabası var mı? Genel menajerler için başarıya ulaşmada tercih edilen bir yol var mı? Başarılı bir organizasyonda kısıtlama ve çok başarılı bir bireye olan bağlılık GM’ye garanti vermek için yeterli mi? Ön ofise yükselen eski yıldız oyuncuların günleri numaralandırıldı mı? Soyunun tükendiğini söylediğimiz, mazinin kalıntı genel menajeri salary cap uzmanları, data analistleri ve medya starlarıyla değiştirildi mi?

Genel Menajerlik doğuştan mı gelir yoksa genel menajer olunur mu?

Liderlik, kişinin bir grup bireyi ortak bir amaç için etkisi altına aldığı doğuştan gelen bir özelliktir. Yazar ve liderlik gurusu Warren Bennis “Liderler diğerlerinden öğrenir, fakat diğerleri tarafından yaratılmamışlardır” der. İyi liderler bitmeyen merak ve öğrenme isteğiyle doğmaya meyillilerdir. Vizyonlarını bilme ve diğerlerine ilham verme kabiliyetine sahiplerdir. Bu doğrultuda, liderler liderlik etmek için doğmuşlardır fakat bu sadece olayın temeli. Yine Bennis “Lider olma süreci, tam olarak aynı değilse, tamamen entegre bir insan olmaya benzerdir.” der.

Profesyonel sporların karmaşık dünyasında, çalışmak için can atan bir genel menajerin doğuştan gelen bu yetenekler olmadan başarılı olma şansı yok. Fakat bu gerekli temel özelliklerin ötesinde, bugün işi yapmak için gerekli olan becerilerin gelecek neslin yeteneklerinin geliştirilmesi gerektiğine inanan deneyimli mentorlara gelmesi gerekir.

Atlanta Braves’in şimdiki başkanı ve eski genel menajeri John Schuerholz “Geçmişte GM’nin de maçlara çıkmış; eklemlerinden ve burnundan kan akmış olması gerekirdi. Bugünse GM’nin görevi çok daha karmaşık ve entelektüel. Oyuncu analizleri, istatistiksel bilgiler ve oyuncuların düşüncelerini anlama gibi daha duygusal konular da genel menajerin görevi. Ayrıca GM’nin diri bir zihninin olması da önemli.” demiştir.

1987’de Calgary Flames’in yöneticilerinden Brian Burke, Vancouver Canucs’unön ofis departmanına katıldığında “Oda sadece eski oyuncularla doluydu.” Oyuncu olmayan genel menajerler istisnaydı. Burke 1992’de Hartford Whalers’ın GM’si olduğunda ilklerdendi ve o günleri “Balon partisine katılan bir kirpinin karşılandığı gibi karşılanmıştım.” diye anlatır. Şu anda ise o günlerden çok farklı. “Her şey daha sofistike, ve bir yönetici olarak senin daha da sofistike olman gerekiyor.”

Şu an New York Mets’in genel menajeri olan Alderson, ön ofisin kalitesini yükseltmek için insanlarla daha yakın çalışmanın müfredattan daha değerli olduğunu vurgulamıştır.

Alderson, ‘‘Lunch bunch (öğle yemeğini iş arkadaşlarınla eğlenceli bir şekilde birlikte geçirme) etkinliğimiz var. Bu resmi bir çalışan toplantısı değil fakat hep birlikte toplanıyoruz ve sezonun ilk haftasıyla ilgili konuşuyoruz. Tamamen birlikte öğle yemeği yemek ve farklı şeyler hakkında konuşup stajyerler dahil herkesle birlikte olabilmek için. İş birlikçi olmaya çalışıyorum. Organizasyonda herkesi işbirliğine teşvik edip olabildiğince çok kişiyi olaya dahil etmeye ve spesifik konuları olabildiğince genişleterek insanları birbirine bağlamaya çalışıyorum” der.

San Antonio Spurs’ün genel menajeri R.C. Buford da buna katılmaktadır. Spurs, Buford’un önderliğinde dört NBA Şampiyonluğu ve 1999’da asistan GM iken de bir şampiyonluk kazandı. Buford, bilgiyi paylaşarak liderlik etmeyi destekleyen bir kişi.

Buford: “Stajyerlerimizin olabildiğince farklı alanı öğrenmelerini sağlıyoruz. Bence ekibimiz bugün çok daha kapsamlı çünkü uğraşacak çok daha fazla işimiz var. Analizler, performans antrenmanları, büyüme, sosyal medya, oyuncu gelişimi, salary cap yönetimi gibi farklı alanlar var. Aynı işi yapan 25 kişi çalıştıramayız. Yüz yüze ya da farklı yollarla bilgileri ekibimiz içindeki farklı gruplara paylaştırmaya çalışıyoruz.”

İsminin açıklanmasını istemeyen bir genel menajer başarısını şu etmenler üzerine kuruluğunu belirtti: “Mentorluk, zamanlama, öz güven sergileme ve sorumluluk almanın kombinasyonu” Ayrıca ön ofiste çalışmaya başladığı dönemle bugünleri karşılaştırdığında ekipte daha az kişi olduğunu ve bu sayede farklı alanlarda çalışma şansı yakaladığını söyledi. “Çoğu beyzbol ön ofisinde entelektüel, çok iyi birileri yoktu, böylece birçok farklı şeyi yapabildim.” derken birinci ağızdan oyuncu gelişimi, yönetim, sözleşmeler, draftlar ve daha farklı önemli alanlarla ilgili dersler aldığını da sözlerine ekledi.

“Patronumun sevmediği işlerinin %20’si her ne ise, onun için bu işleri yapmanın bir yolunu buldum ve bu durum bazı şeyleri de beraberinde getirdi. Bu onu işinde daha iyi olmasını sağladı, çünkü artık sevdiği işlere odaklanabiliyordu. Bu da onun bana güvenmesini sağladı çünkü işinin bir kısmını ben yapabiliyordum ve böylece sorumluluklarımda artmaya başladı. Görevinizin artmasını istiyorsanız sizden yapmanızı istemediklerini de yapın.”

Aynı genel menajer ilk defa GM görevi verildiğinde, farklı bir şey yaptığını da sözlerine ekledi. “Sadece karar verme konusunda hiyerarşi olan—eninde sonunda kararları ben veriyordum— geri kalan hiçbir şeyde hiyerarşinin olmadığı bir ortam yarattık, herkes herkese istediği soruyu sorabiliyor, isteyen istediği ofise rahatlıkla girebiliyordu—bir stajyer rahatlıkla GM’nin odasına girebiliyordu mesela—ve bu olağan bir şeydi. Bir konuda anlaşamadığımızda bana bağırabiliyordu. Bölüm olarak mottomuz ‘Hiçbir şey bilmiyoruz’ idi ve bu bütün cevapları bilmediğimiz anlamına gelmiyordu. Spor dünyasında, her şeyin farkında olduğunu düşünüyorsan bir anda aşağılanırsın.” Son 10 yılda, o ekipten üç kişi genel menajer oldu.

Bütün sporlar ve organizasyonlar için geçerli bir şey varsa o da tutku. Genel menajer yetiştirme sürecinin temel unsuru iş eforunun tüm boyutlarıyla ve tükenmek bilmeyen bir arzuyla içinde bulunmaktır.

Bir genel menajer şu sözleri söylemişti: “Tutkulu değilsen bizimle çalışamazsın. Sabahın ilk ışıklarına kadar ofiste bizimle çalışmak istemiyorsan bizimle çalışamazsın.  Herkesin eşit çalıştığı bir ortam vardı ve kendi bakış açın yoksa ve katkı sağlayabileceğin bir özelliğin yoksa bizimle çalışamazsın.”

Bütün bunlara göre; insanlar, amatör oyuncu gözlemciliği, oyuncu geliştirmeye ve büyük liglerin yürütülmesi için daha kapsamlı bir görüntü geliştirdiler.

Takımlar resmi GM Geliştirme Programı oluşturmalı mı?

Super Bowl 2014’ün şampiyonu ve 2015 yılında şampiyonluğun kıyısından dönen Seattle Seahawks başarının sahaya nasıl sunulduğuyla ilgili bir anlayış geliştirdi.

Seahawks’ın genel menajeri John Schneider başantrenör Pete Carroll ile parçaları birbirine uydurmak ve sahada ödül kazandırmak için çalıştı. Birlikte genel menajer ve diğer ön ofis çalışanları için resmi bir geliştirme programı kurmanın gelecekteki başarıyı garantiye almanın yolu olduğu kanısına vardılar.

Schneider: “Bizim için ön ofis çalışanlarını geliştirmek koçları geliştirmek kadar önemli olacak ve bu konuya daha fazla kafa yoracağız.”

Geliştirme sürecinin bir parçası olarak Seahawks, bireyin becerilerini dengelemeyi istiyorlar, böylece yetenek değerlendirmesinde güçlü olan biri iletişim becerilerinde de uzman olabilir. Spesifik görevlere ayırmaktan çok daha genel bir yolla yöneten genel menajerleri isteyen organizasyonlar stajyerlerden yöneticilere tüm ön ofis çalışanları için bir öğrenme ortamı yaratacak yollar bulmalılar. Buna bağlı olarak Schneider, Seahawks’ın tüm personel direktörleri için iş paylaşımının olduğu bir ortam yaratıyor— ofisteki zaman dilimlerini ayırma, koçlarla ve oyuncularla etkileşim, insanları bireysel uzman yapmaktansa bir topluluk haline getirmeye itme.

Schneider: “Personel için eğitmenlik seminerleri yok. Yetenekleri değerlendirmede çok iyi olabilirsin fakat aynı zamanda insanları yönetmeyi ve onlara liderlik etmeyi de bilmelisin. Bazı müthiş değerlendiriciler oyuncu direktörü olarak çok zorlandılar.”

Wolf gibi mentorlara değinen Schneider, insanları bir sürü farklı alana itmenin etkisinden söz etti. “Güvendiği insanları bir sürü şeyi yapmaya itti. Toplantılarda hepimiz bulunuyorduk. Profesyonel ekibinizi neden draft toplantılarında istemeyesiniz ki? Birkaç çift göz daha olacak.”

Her şeye rağmen geliştirme programlarına karşı direniş oldukça yaygın. Örneğin; Ulusal Hokey Ligi’nde ligin genel menajerler toplantılarına her takımdan sadece bir kişi katılabilirdi. Calgary’den Burke 15 yıldır GM toplantılarına asistanını getirmek için çabalıyor. Burke: “Bence bu durum absürt. Bence şimdiden gelecek nesil genel menajerlerini eğitmeliyiz. Hiçbir resmi eğitim sürecimiz yok. Dünyada böyle işleyen başka da bir iş yok.”

Şu anda Toronto Blue Jays’in başkanı ve CEO’su olan Mark Shapiro’nun Cleveland Indians’ta çalıştığı dönemde ön ofis becerilerini geliştirmeye büyük önem veriliyordu.

Shapiro: “Her stajyer bir gün genel menajer olacak potansiyeliyle seçiliyordu. Aldığımız gençlerin gelip bizi daha iyi yapmalarını bekliyoruz; stajyerlerimiz bilgi girişi yapmak, scouting raporlarını dosyalamak için değil, onları farklı kılan becerilere sahip olmak, inisiyatif almak ve ön ofisimize anında değer katmak için bizimle birlikteler.”

Shapiro’ya göre süreç iki yönlü. İlk bölümü seçim. Stajyerler ağır bir süreçten geçerek seçiliyorlar. Öz geçmişler tarandıktan sonra bir sonraki aşamaya geçenlere dört sayfalık bir anket gönderiliyor. Tek bir anket bütün bölümlere uygun şekilde hazırlanmış durumda ve potansiyel stajyerler eleştirel okuma, yazma ve kendini ifade etme becerilerine göre değerlendiriliyorlar. Ardından telefon görüşmeleri yapılıyor ve en iyi iki ya da üç tanesi ciddi yüz yüze görüşme için davet ediliyorlar. Shapiro konuyla ilgili “İster inanın ister inanmayın, stajyer seçmenin yıllık maliyeti 20. 000 dolar. Buranın ve beyzbolun geçmişine baktığınızda yaptığımıza değiyor.” diyor.

Geliştirme sürecinin ikinci bölümü ise organizasyonun kültür yapısını anlamak. Indians’ın ülkenin televizyon pazarında 19. en büyük olduğu ve geçen yıl beyzbolda en kötü ikinci seyirci averajına sahip oldukları göz önünde bulundurulduğunda Shapiro takımın önüne çıkan zorluklar konusunda haklı. “Bu zorlukların üstesinden gelebilmemizin tek yolu tüm organizasyon içinde yükselen verimlilik ve katkı. Ve iyi fikirlerin kimden geldiği ya da işin kim tarafından yapıldığı önemli değil. Biz herkesi işe dahil ediyoruz ve toplantılarımızda hiyerarşiye yer yok ve karşımıza çıkan zorluklara saldırıyoruz. Bu bir oyuncuyla ilgili problemleri çözmek, video düzenlemek, scouting süreci… Problemleri hasır altı etmiyoruz. Toplantılarda bu problemleri dile getirip çözmeye çalışıyoruz.”

Farklı alanlarda iş üzerinde çalışmayı bilen profesyonellerle çalışmak bir işletme okulunda MBA yapmaktan daha inandırıcı geliyor. Cleveland’da çalışan stajyerler sadece spesifik bir alanda eğitilmiyor, bunun yerine her şeyi üzerinde çalışarak öğreniyorlar. Shapiro bir stajyerin “Tüm konuşmalara dahil olacağını böylece işini bir fanus içinde yapmayacağını” söyledi.

Kansas City Chiefs için Genel Menajer John Dorsey “Eski okul ve yeni okul” işini bir işleme dönüştürmeye çalışıyor. Wolf’un yardım ettiği bir diğer kimse Dorsey, kariyerinin büyük bir kısmını Green Bay Packers’ta scouting ve futbol işleriyle geçirdikten sonra 2013 yılında organizasyona katılınca ön ofiste resmi bir mentorluk programı başlattı. “Her zaman mentorluk programının büyük bir destekçisi oldum. Herkesi bu sürece dahil ettim. Bir gün ben burada olmayabilirim ve benim yerime daha iyi biri hazır olacaktır.”

Bu amaçla, Dorsey bütün ön ofis çalışanlarını tüm draft sürecine dahil ediyor. ‘Free agency’, pazarlık, ve salarycap’in anlaşılması süreci ve uygulamasında da bunu yaptı. “Bana ‘cap’i Ron Wolf öğretmişti ve ben de ‘cap’in önemini ve ne kadar etkin rol oynadığını göstermek istedim. Birisine tüm süreci öğretmek üç yıl sürüyor fakat öyle hissediyorum ki işi şu an işi bıraksam sıkıntı yaşamazdık. Gelişme sürecinde olan yetenekli gençlerimiz var, üstlerindeki çalışana bir şey olsa bile onlar hazırlar.”

Kansas City’deki ilk sezonunda Dorsey, takımın 11-5 ile takım tarihinin en iyi dönüşünü yapmasını sağladı, önceki sezon ise 2-14’le geçilmişti. Dorsey o sene, Amerika Profesyonel Futbol Yazarları tarafından yılın yöneticisi seçildi.

“Benim rolüm operasyonel açıdan başantrenör için her şeyin normal olmasını sağlamak. Teknik ekibin elinde en iyi oyuncuların olduğunu ve bizim de finansal dengeyi korumamızı sağlamak. Hizmet mentalitesine sahibim ve bence bunu öğretmelisin.”

Genel menajerlik öğretilebilir mi?

Bugünün genel menajeri “Eski tas eski hamam” kafasıyla hareket edemez ve bu şekilde başarı bekleyemez. Her ne spor dalı olursa olsun, oyun devamlı olarak değişiyor ve eğer bir takım zamanında bir gömlek üstünse, çoğu zaman diğerleri onu çabucak yakalayacaklardır. San Antonio Spurs, San Francisco Giants ve New England Patriots’ınki gibi hanedanlık tarzı başarılar oldukça istisnai. Avantaj sağlamak için yeni yollar bulunmalı.

Birkaç World Series şampiyonluğu bulunan bir MLB genel menajeri “Tek bir sisteme aşık olamazsın. Farklı değişkenleri ön gördüyseniz, eni boyuna düşündüyseniz, yeni stratejiler geliştirdiyseniz sistem iyidir. Fakat bir sisteme takılıp kaldıysanız, başarısızlığa mahkumsunuz.” der. Başarı devamlı gelişme, yeni şeyleri devamlı ön görme ve yarışı kazanmaya çalışmanın üzerine inşa edilir. “Herhangi bir yöneticiyle doğru zihniyette olmak ortamı anlamak için gerekli ilk şey, daha sonra da nasıl baskın olacağını çözmek gerekmektedir.”

Güçlü, fakat bu bu öğretilebilir ya da geliştirilebilir mi? ‘Hall of Fame’ listesine girmiş, üç farklı NFL şehrinde başarılı bir şekilde genel menajerlik görevini yapmış Bill Polian’a göre cevap evet, fakat bir uyarısı da var: Böyle bir başarıyı sürdürmek ve ön ofisten yetenekli birini çıkarmak eskiye göre çok daha zor.

“Yenilere organizasyonu ve  farklı görevleri öğrettiğimiz resmi bir gelişme programımız vardı. Onlara kendi görevlerinin dışında çalışabilecekleri projeler verdik.” Örneğin bir kolej scoutu sezon sonunda sözleşmeleri; profesyonel ligler ‘scout’u da takas ve draftları araştırabilirdi. “Onları hazırlamaya çalışmaya çalıştık. Bunu yapan çok takım olduğunu düşünmüyorum.”

Buffalo Bills’in menajeri olarak Polian üst üste dört defa Super Bowls (zafersiz de olsa) şampiyonu olan bir takım kurdu. Polian bu becerilerini de yanına alarak Carolina Panthers’a gitti ve ligdeki ikinci sezonu olan bu kulüpte neredeyse Super Bowl şampiyonu olan bir takım yarattı. Takımın hem genel menajeri hem de takım başkanı olarak görev yaptığı Indianapolis’te, Polian draftlarda yeni bir takım kurdu ve oyun kurucu Peyton Manning’le Colts 2006’de Super Bowl şampiyonu oldu.

Polian’a göre, yetenek geliştirmenin önündeki en büyük engel dayanıklılık ve artan kazanma baskısı. “Herkes hayatları için bütün hafta savaşıyor, bu yüzden bugünlerde oturup bir plan yapmak ve insanları değerlendirmek için zaman çok daha kısıtlı.”

Ön ofis çalışanlarının sayısı artınca ve takımlar sürekli en iyiyi kapmaya başlayıp iş garantisi azalınca güven veren yeni yetenekleri bulmak da zorlaştı. Yetenekleri bulma ve onları terfi ettirmede resmi programları olan askeriyenin yaptığını yapamayan profesyonel spor ligleri eğitim programlarını uygulamada başarısız oldu.

Ön ofisler küçükken yapılacak çok daha fazla iş ve daha az insan vardı. Bu yüzden de bireylere daha fazla farklı işlerde deneyim kazanma imkanı sunuluyordu. Polian “Bir mentorla oturup ona ‘Neden bu hareketi yaptınız?’ ya da ‘Neden böyle yapıyoruz? Ne düşünüyorsunuz?’ gibi sorular sormak gibisi yoktur.” der.  Etrafınızda kıyametler koparken, gerçek hayatta sizin bu sorulara yanıt bulmanız dünyanın en kuvvetli öğrenme ortamını oluşturmaktadır.

“Her takım bunu yapamaz. Bugünlerde bu daha az gerçekleşiyor. Lig insanlara eskisinden çok daha fazla yük koyuyor ve ligler artık çok daha merkezileştirilmiş. İnsanlar genel menajerin ofisinden çok lig ofisinden direktifler alıyor.”

Gelişmenin önündeki engeller

Günümüzde bir işte uzmanlaşma durumu bireyleri tek bir disipline yoğunlaştırıp onların daha geniş, genel menajer tarzı bir eğitim almasını engelliyor. Eğer birisi Silikon Vadisi’nde bir teknoloji ‘start-up’ında ya da büyük bir şirkette çalışıyorsa, spesifik bir eğitim gerekiyor; ne kadar iyi bir mühendis olabilirsin? İyi yazılım kodu yazabilir misin? Muhasebe departmanında çalışabilir misin? Spor dünyasındaki genel menajerler için, eğitim geçmişi çok nadiren önemsenir, fakat başarılı bir yönetici olmak için gerekli eğitim mentorluğa ve pratiğe bağlıdır. Polian: “İkisinde de yetersiziz. Yetenek sıkıntısı çekmiyoruz, sistemik tanılama problemimiz var.”

John Dorsey’e göre de istememekle alakalı. Dorsey “Ligde daha fazla yapılmayan bir şey varsa o da kimse artık öğretmiyor. Liderlik ettiğin kadar öğretmelisin de. Hem öğretip hem de liderlik edemiyorsan görevini yerine getirmiyorsun demektir. İnsanlar geliştirilebilir.” dedi.

Atlanta Hawks’ın eski genel menajeri ve eski oyuncu Danny Ferry, son 15 yılın en başarılı takımı sayılabilecek San Antonio Spurs’ün ön ofis ekibine katılan şanslı bir isimdi ve sonrasında Cleveland Cavaliers’ın genel menajerliğini de yaptı.

Ferry “Orada geliştirme programı yoktu. Küçük bir grubumuz vardı ve herkes her tartışmaya dahil oluyordu. San Antonio’da her şeyi yapmaya itiliyordum. İş birliğine önem veren bir ortam vardı ve sonuçta basketbolun diğer tarafında neler olup bittiğini daha iyi anlayıp her şeyi görmemi sağlayan bir süreç oldu.” dedi.

Ferry hala göre kimsenin özelleştirilmediği bir atmosfer yaratılması gerektiğini savunuyor. Ön ofiste tutarlılık arayışı başarıya dayalı ve gelecekteki genel menajerler “İsim yapmış bir programdan gelmedikleri sürece şansları olmayacak. Kazanan, iyi bir programdan gelmediğiniz sürece görüşmeye çağrılmayacaksınız. Kazanma kültürü olan ve neyin nasıl yapıldığını bilen, bir şeyler öğrenebildiğiniz bir yerden gelmeniz gerekiyor.”

Ve tam da burada en belirsiz zorluklardan biri yatıyor: Birinin hazır olduğunu nasıl anlayabilirsiniz? Atlanta Falcons’un genel menajeri Thomas Dimitroff’a göre cevap Falcons’un ön ofisi yürütmek için ortaya koyduğu sürece ve sistemlere olan güçlü inancında yatıyor. Daha iyi bir teklif uğruna gelecek vaat eden bir yeteneğin her an işten çıkabileceği bir ortamda Dimitroff, ‘next man up’(bir sonraki ayağa) felsefesine inanıyor. Bir bireye başka bir iş teklifi geldiyse “Geri dönebiliriz ve aynı pozisyona gelecek yeni ve daha genç birilerinden taze fikirler alabiliriz. Her zaman yükselecek biri olduğuna inanıyorum.”

Şüpheci bir kimse şu soruyu sorar: Ya hazır değillerse? Böyle bir soruya Dimitroff şu cevabı verir: “Eğer biri bana ‘Sen hazır değildin.’ derse demek ki o iş için henüz hazır değildim. Bunun üzerine fazlaca düşünüp kendimizi öldürmeyelim. Bu gençlerden bazılarını eğitirseniz, birisi hazır olur.”

Başarılı bir genel menajer sağlam liderliğin mentorluk yapmayı, yetki vermeye hazır olmayı, görev vermeyi kapsadığı bu konsepti benimsemeli. Dimitroff “Liderlik etmenin önemli bir bölümü de adam akıllı bir şekilde yetki ve görev verdiğinden emin olmaktır. Böylece terfi ettirmek istediğimizde hazır olsunlar.” der.

2002 yılında Dave Dombrowski Detroit Tigers’ın genel menajeri olduğunda, yeni nesil genel menajerlerin süper zekası olarak görülüyordu. 31 yaşında Montreal Expos’un genel menajeri olmuştu, sonra da sahaların en genç GM’si. Florida Marlins’in hem başkanı hem de genel menajeriydi, daha sonra da Detroit Tigers’ın CEO’su ve genel menajeri olarak görev yaptı. Şu an 58 yaşında ve Boston Red Sox’ın beyzbol tarafının başkanlığını yürütürken, kendisinin ve onun yaşları ve daha yaşlı ön ofis çalışanlarının gelecek neslin liderlerinin önünde engel olduğu fikrinde.

Dombrowski: “Kimsenin bayatlamasını istemezsiniz. İnsanların çalıştırılmasını, yola devam etmesini ve daha iyi olmasını istersiniz—ve bu büyümeyi sağlar. Birilerini büyütüyorsunuz fakat birden onları ilerletemez hale geliyorsunuz, çünkü o görevde zaten iyi biri var, bu kişiye durumu izah etmek sizin göreviniz. Dikkatli biri değilseniz, genç yetenekler üzerine çalışmıyorsanız –genç oldukları için bazı hatalar yapsalar bile— bir anda durumun farkına vardığınızda artık iyi bir lider olmayacaksınız.”

Tigers’tayken Dombrowski çalışanlarına her zaman bir organizasyonda gençlere ihtiyaç olduğunu vurgulamıştı. “Yeni fikirlere, taze geliştirmelere ihtiyacımız var çünkü onlar da bizi daha iyi yapacak etkenlerden.”

İş birliği

Genel menajerin rolünü değerlendirdikten sonra ortaya çıkan şu ki bugün profesyonel sporlarda kazanmak için gereken tek başına en önemli unsur kulübün sahipleri, ön ofis ve teknik ekibin işbirliği. Bu gruplar arasında uyuşmazlıkla karşılaşan genel menajerlerin başarıyı yakalamakta zorlandıkları görülmektedir.

Mesela, Los Angeles Angels Genel Menajeri Jerry Dipoto ve Menajer Mike Scioscia arasındaki mesafeli ilişki ön ofis ve yedek kulübesi arasında problemlere yol açtı ve sonunda Dipoto istifa etti. Dipoto’nun takımın stratejisine dahil etmek istediği analizleri  Scioscia’nın benimsememesinin onu istifaya götüren sebep olduğu konuşuluyor. Nedeni ne olursa olsun, bu seviyedeki profesyonel sporlarda farklı ofisler arasındaki uyumsuzluk takımların şampiyonluğa ulaşma çabalarının önüne büyük bir engel koyuyor.

Aslında, çoğu başarılı takımın son yıllardaki durumuna bakıldığında işbirliğinin kazanmadaki payının ne kadar büyük olduğu rahatlıkla görülebilir. Green Bay Packers 1997’de Super Bowl şampiyonluğuna uzandığında koç Mike Holmgren ve genel menajer Wolf aynı sayfadaydı. Wolf ve Holmgren’le Packers 48-16’yla NFL rekoru kırdılar, kendi konferanslarında üç kez şampiyon oldular, iki kez Super Bowl’a gittiler ve altı kez peş peşe playofflarda mücadele ettiler. Wolf birçok kez Packers’ı özel yapan şeyin Holmgren’le yaptıkları toplantılarda tamamen Packers için en iyi ne olur meselesine yoğunlaşmalarının olduğunu söylemişti. Ödüle odaklanma ve kişisel amaçları bir kenara bırakma başarı getiren işbirliğinin temeliydi.

Dar pazara sahip San Antonio Spurs’ün başarısı Koç Gregg Popovich ve Genel Menajer Buford arasındaki iş birliğinin küçük olmamasında. Bu ikili strateji ve personel konusunda birbirleriyle oldukça uyumlular ve takımın sahibi Peter Holt ikisine de takımı istedikleri gibi kurmaları için tam yetki verdi. Onların sorumluluğu altında Spurs’ün yenilikçi, istikrarlı ve iyi işbirliği yapan personel kadrosu, oyun tarzı ve sürdürülebilir bir kültürü vardı ve bütün bunlar takımı ateşleyen faktörlerdi. Popovich ve Buford’la Spurs dört NBA şampiyonluğu kazandı, bu NBA dikkate değer bir seri. Yakın bir zamanda takımın Hall of Fame (Şöhretler Müzesi) oyuncusu Tim Duncan maaşında biraz daha indirim yaptırdı ki böylece takım LaMarcus Aldridge’le de bir sözleşme imzalayabildi. Bu cömertlik spor kulüplerinde ütopya olan özel bir kültür yaratıyor: Kobe Bryant alabildiğinin en fazlasını aldığı Lakers’tan farklı olarak Tim Duncan parçası olduğu ekip için en iyisini yapmayı tercih etti.

Free-agent süre starları Albert Pujols ve Hall of Fame üyesi menajerleri Tony LaRussa’yı kaybettikten sonra bile St. Louis Carnivals sahadaki başarılarını aksamadan devam ettirdiler. Takımın sahipleri, ön ofis ve teknik ekip arasındaki işbirliği takımın kazanma yolundan sapmamasını sağladı.

Uzun süre sıkıntılar yaşayan NFL kulübü Chicago Blackhawks için kulübün sahibinin el değiştirmesi ve devamında gelen yeni takım başkanının genel menajer ve baş antrenörle birlikte çalışması son altı yılda üç kez Stanley Cup’ın kazanılmasını sağladı. Seattle Hawks GM’i Schneider ve baş antrenör Carroll’ın bağı şu anki NFL’de eşi benzeri olmayan bir durum. Scnhneider’in görevi Carroll’ın beğendiği Seahawks tarzı bir oyuncu bulmak ve onu takıma çekmek. İkili ön ofis personelinin gelişmesini sağlayarak kulübe uzun süreli başarı getirmeyi amaçlıyor. Schneider ve Carroll’la Seahawks iki kez peş peşe Super Bowl şampiyonu oldular.

Sadece eski oyuncuların genel menajer olduğu eski GM soyu tamamen bitmese de tükeniyor fakat yeni nesli yetiştirmenin formülü her spora göre farklı olduğu için bazı problemler doğuyor. Görünürde mükemmel olan bir öz geçmiş başarı garantisi vermiyor. Garantisi olmayan şampiyonluk yolu herhangi bir bireyin kontrolünün dışında birçok faktöre bağlı; sporun global bir seyirci kitlesine sahip olması aşırılıklar ve oyunun belirsizliğinden dolayı.

Örneğin; NBA’de geleneksel bilgelik bir takımın şampiyonluğa oynaması için üç süper yıldız oyuncusunun olması gerektiğini söylüyor. NFL’de bir all-star oyuncu kurucu zorunluluk ve beyzbolda ‘ace-pitcher’sız bir takımın Dünya Serisi’ni kazanması neredeyse imkansız. Fakat artık bu formül bile kusurlu. Kilit oyuncuların sakatlanması, kulüpte kimya uyuşmazlığı, kötü zamanda alınan peş peşe mağlubiyetler çok iyi planları suya düşürebilir. Boston Red Sox 2012’de sonuncu bitirdiler, düzensizlik ve endişe içindeki kulüp bir dahaki sezonu bıyıklı aşırı başarı tutkunlarıyla şampiyon tamamlasa da bir sonraki sezonu ölü halde yine sonuncu tamamladılar. Genel menajer Ben Cherington çok net olarak gecelerce problem neydi, problem neydi ve yine problem neydi diye düşünürken uyku uyuyamadı.

Houston Rockets’ın genel menajeri Daryl Morey, günümüz NBA’inde başarıyı bulmak için analiz ve teknolojiden yararlanmak gerektiğini savunanlardan. MIT Sloan School of Business mezunu Morey, ön ofis ekibine yetenek değerlendirmede işbirliği yaptıran yeni nesilden. Morey “Değerlendirmede analizleri anlamak için deneyim kazanmak gerek. Bizim yetenek değerlendirme sistemimizde birçok kişi dahil edilerek grup kararı veriliyor. Bu sürece herkesin dahil edildiğine emin olmak için büyük çaba sarf ettik,” dedi.

Spor genel menajerlerinin rolünün hiçbir zaman olmadığı kadar değişken olduğu bir dönemin doruk noktasındayız. Bir organizasyonda adam akıllı işbirliği yapmak için gereken beceri ve yetki oyunun kavı gibi. Kazanma, yetenek değerlendirmesi, varlık değerlemesi, oyuncu kimyası ve liderlik etme kabiliyeti gibi talepler göz önünde bulundurulduğunda başarılı genel menajer havası yaratmak neredeyse imkansız. Hal böyle olunca spor dünyasında her sene adaylar ortaya çıkıyor ve isimleri takımlarla anılıyor ve bunların büyük çoğunluğu da beş sene içinde kovuluyorlar. Sonuçta çok az sayıda gelecek nesil genel menajerlerini yetiştirmek için yetenekli mentor olması hayal kırıklığı yaratıyor.

Sonuç

Genel menajerlik korkaklara göre bir pozisyon değil. Bazı sporlara yüksek eğitim görmüş, çok yönlü genç yöneticilerin akışı genel menajerlik pozisyonunu dramatik bir trendde yeniden şekillendiriyor. Kazanmaya yatkın yeni genel menajerler kendi kendini motive eden, akıllı meraklı, sürekli iş etiği olan, hem içeride hem de dışarıda yeni yetenekleri ve farklı liderlik stillerini değerlendirenlerden. Bu rolde başarılı olmak için hem başantrenör hem de takımın patronuyla anlaşabilecek kişiyi bulma işi çözmesi en zor bilmece olarak kalmaya devam edecektir.

kornferry.com

kornferry.com
kornferry.com

  • Jed Hughes tarafından yazılan yazının orijinaline bu bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler