Ergin Ataman: “Fenerbahçe, CSKA ile birlikte en büyük şampiyonluk adayı”

Anadolu Efes’in başarılı koçu Ergin Ataman, Perşembe günü oynanacak Fenerbahçe maçı öncesinde açıklamalarda bulundu.

Demirören Haber Ajansı’na konuşan Ergin Ataman, Fenerbahçe ile oynayacakları maç öncesinde Fenerbahçe maçının önemi ve zorluğundan, takımın hedeflerinden, taraftar konusunda ve milli takımdan bahsetti.

Ataman’ın açıklamaları şu şekilde:

“Aslında Galatasaray basketboldaki vizyonunu küçültmeden önce, Obradovic’in de söylediği gibi bir ya da iki yıl öncesine kadar çok ciddi Galatasaray ve Fenerbahçe rekabeti söz konusuydu. Şimdi bu rekabet Anadolu Efes tarafına kaydı gibi gözüküyor. Sonuçta büyük hedeflere ulaşmak için elinizde ciddi kadrolar olması gerekiyor. Şampiyonluğu hedeflemeniz gerekiyor. Tabii ki bu rekabet içerisinde Fenerbahçe’nin ciddi anlamda bir seyirci avantajı var. Bunu biz Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Kupası’nda gördük. Salonun yüzde 90’ı Fenerbahçe taraftarıydı. Biz orada aslında bir deplasman maçı oynadık ama kazanmayı başardık. Demek ki o şartlarda da kazanabiliyoruz ama şu bir gerçeği değiştirmez, Fenerbahçe çok iyi bir takım. Avrupa otoritelerine baktığımız zaman Fenerbahçe, CSKA Moskova ile beraber EuroLeague’in en büyük şampiyonluk adayı ama biz de kendimize güveniyoruz. Ancak şampiyonluğa sonraki iş olarak bakıyoruz. Şu anda tamamen EuroLeague’i düşünüyoruz.

Biz her sisteme adapte olabilecek bir takım kurduk. Takımımızda yarı saha basketbolunu çok iyi oynayacak Krunoslav Simon gibi, Tibor Pleiss gibi, James Anderson gibi yabancı oyuncular transfer ettik. Buna mukabil hızlı oyuna çok yatkın Shane Larkin, Rodrigue Beaubois, Doğuş Balbay ve Bryant Dunston gibi oyuncularımız var. Basketbol, futbol gibi değil. Hücumu da savunmayı da bir oyuncunun yapması gerekiyor artık. Hücumda hızlı koşacaksın ve gerekirse oyunu kontrol edeceksin, boş kalınca şutu sokacaksın, ribaunt alacaksın, savunmada yenilmeyeceksin.. Yani istenilen oyuncular komple oyuncular. Biz de her pozisyon için bu tarz oyuncular almaya gayret ettik. Bu maç içinde değişebilir, bazen hızlı oynamanız gerekebilir, bazen de oyunu kontrol etmeniz gerekebilir. Burada önemli olan buna yatkın kadronun elimizde olması. Biz bu sene bu şekilde bir kadro kurduğumuzu düşünüyorum. Ancak sezonun daha çok başındayız, bizim doğru yapıp yapmadığımız en sonunda belli olacak.

Hep konuşulan şey Anadolu Efes’in yeniden zirveye çıkması. Bu sadece takımla olmaz. Bu bir bütünlük ve taraftar desteği gerektirir. Bugün baktığınızda son yıllarda Final Four’da olan takımlar Fenerbahçe, Real Madrid, Olympiakos ve Zalgiris Kaunas. Bu takımların hepsi çok büyük taraftar desteğine sahip olan takımlar. Bunların içinden sadece CSKA Moskova’yı ayırabilirsiniz. Onlarında taraftar desteği yok ancak 40-50 milyon Dolar’a takım kuruyorlar. Bizim iyi bir takımımız var ama mutlaka Sinan Erdem’de oynayacağımız maçlarda da taraftar baskısını kullanmamız lazım. Biz gittiğimiz her deplasmanda bunu yaşıyoruz. Aynısını İstanbul’da da yaşamamız lazım. Bu konuda da benim ‘maça gelin’ dememle olmaz. Anadolu Efes’in yeniden oralarda olmasını sporseverler istiyorlarsa gelsinler. Güzel bir takımımız var. Hem mücadele eden hem de şov basketboluna yatkın bir takımız. Özellikle ben Avrupa Yakası’ndaki tüm basketbol severlerin bu heyecana katılabileceğini düşünüyorum. Kulüp yönetimine de bu konudaki isteğimi ben sürekli belirtiyorum maça gelecek taraftarlara kolaylık sağlanması konusunda. Sonrası tabii ki spor severlere kalmış. Kimseyi gidip de evlerinden alıp maça getiremeyiz. Bu heyecanı hissetmemiz lazım. Kulüpte bu konuda çok ciddi çalışmalar yapıyor.

Türk basketbolu için muhteşem bir gündü. Aradan 22 sene geçti. Biz yarı finalde İsrail takımıyla oynuyorduk daha sonra da final oynayacaktık. O dönemlerde sanıyorum bir oyuncunun ya da Aydın Örs’ün doğum günü pastasını hazırlamıştık. Benim de biraz baskımla o pastanın üzerine kupanın resmini koymuştuk ‘biz şampiyon olacağız’ diye. Aydın ağabey de çok temkinli ve tedbirlidir. Şaka olarak da kızmıştı ‘daha çok erken’ diye ama biz inanmıştık. Takımımızın gücünü görüyorduk. O dönemde Naumoski, Ufuk Sarıca gibi bireysel yeteneği üst düzey oyuncularımız vardı. Çok güzel bir anıydı bizim için ve sonunda da dediğimiz mutlu son oldu.

Milli takım Eylül ayındaki iki maçlık seriyi çok iyi değerlendirdi. Federasyon orada bir başarıyla NBA’deki oyuncularımızı kayıpsız olarak getirdi ve onları çok motive gördüm. Uzun yıllardır NBA’de oynayan oyuncularımızın motive geldiği bir milli takım olmamıştı. Bunu bir avantaja çevirdik ve bu iki maçı öncelikle evimizde Karadağ’ı, ardından Slovenya’yı yenerek grupta çok ciddi bir avantaj elde ettik ama şimdi NBA oyuncuları olmayacak. Nispeten daha tecrübesiz diyeceğim, kendi takımlarında daha az süre alan oyuncular olacak. Rakipler için de aynı şey geçerli. Bizde NBA oyuncularımız yoksa İspanya’da da olmayacak. Bizim avantajımız Türk takımları aynı dönemde EuroLeague maçımız olmasına rağmen biz oyuncularımızı milli takıma gönderiyoruz ve bir fedakarlıkta bulunuyoruz. Bildiğim kadarıyla birçok oyuncusunu İspanyol takımları göndermiyorlar. Bu yüzden ben milli takımın kalan maçlar içerisinde en az bir maç bile kazansa Dünya Şampiyonası’na katılacağını düşünüyorum. Katılacağını da umuyorum. Türkiye son düzenlenen dünya şampiyonalarının neredeyse tamamına katıldı ve 2010’da İstanbul’da ikinci olduk. 2014’te İspanya’da sekizinci olduk, şimdi de 2019 Dünya Şampiyonası var. Oraya da katılıp güzel bir derece elde edebileceğini düşünüyorum.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler