Fenerbahçe’de Oyun Kurucu arayışları sürüyor!

Fenerbahçe Ülker’de transfer çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Oyun Kurucu transferinde aşama kaydetmek isteyen Fenerbahçe Ülker’de 2 tane önemli aday var. İlk aday Memphis Grizzlies forması giyen Nick Calathes. 1,98 boyundaki Oyun Kurucu, Fenerbahçe Ülker’in birinci hedefi konumunda. Ancak Calathes’in Avrupa’ya geri dönmesi durumda ilk önceliğini Panathinaikos tarafından kullanacak. Geçtiğimiz seneyi beklentilerin altında geçiren Panathinaikos’ta Calathes için yıllık 2 milyon Euro gözden çıkarılmış durumda. Fenerbahçe Ülker ise bu teklifi çok buluyor.

Fenerbahçe Ülker’in kağıt üzerinde 2. Hedefi ise Milos Teodosic. Final Four’daki oyunuyla çok eleştiri alan Teodosic’in CSKA ile kontratı devam etse de CSKA cephesinde oyuncunu ayrılması yönünde kararlarda yok değil. CSKA başkanı Vatutin ise Milos Teodosic’in takımda kalması yönünde çok çaba sarf ediyor. Milos Teodosic’te Moskova’da mutlu olduğunu söylemişti.

Bu iki ismin dışında henüz kimseye resmi teklif sunulmadı ve menajerler ile görüşmeler tüm hızıyla devam ediyor.

Kaynak: İsmail Şenol

 

 

4 YORUMLAR

  1. Haberin kaynağı İsmail Şenol’ün pek NBA takip etmediği içindeki yunan aşkıyla tüm yunanları Fener’e doldurma amacıyla masa başı tranfer haberi dönemini başlattığı anlaşılıyor. 24 milyar dolarlık yeni yayın anlaşmasıyla önümüzdeki yıldan itibaren salary cap roketleyecek. Zaten bu yüzden şimdiden ortalıkta ne kadar saçma sapan adam varsa nasıl olsa cap yukseliyor mantığıyla max yada maxa yakın kontratlar almaya başladı. Rubio 55 M dolar cukkaladı, Dragic 109 milyon dolar istiyor ki büyük ihtimal veren olacak. Calathes gibi sınırlı bench oyuncularının bile en kötü 5-7 milyon dolar civarı garanti kontrat alabilceği bir döneme girildi. İ.Ş. 2 milyon euroya Clatathes’in Avrupa’ya geleceğini hatta FB’nin bunu bile çok bulduğunu yazmış. 2m euro, 2.2m dolar ediyor yani İ.Ş.’ye göre Calathes NBA’den rahatlıkla alabilceği 3*5=15 milyon doları bırakıp 2.2m dolara Avrupa’ya gelecek. Para bir yana siz olsanız milyarların gözü önünde spotlar altında, krallar gibi muamele görerek LBJ’ler, Currylerler ile NBA’de oynamayı mı yoksa Avrupa’da baketbolu kendisinin icat ettiğini zanneden çapsız bir koçun ağız kokusunu çekerek boş salonlara oynamayı mı tercih edersiniz?

    • yazının belli bölümlerine katılmakla beraber bazı yerlerde kusura bakma ama tamamen saçmalamışsın..
      1- krallar gibi muamele görmek (Calathes’i kastetmiş olma ihtimalini düşünmek istemiyorum)
      2- Basketbolu kendisinin icat ettiğini sana çapsız bir koçun ağız kokusu( Obradoviç’i kastetmiş olma ihtimalini düşünmek istemiyorum)

      Özellikle bu iki madde üzerinden görüşlerini bize daha sağlam verilerle açıklarsan sevinirim..

  2. 1-Calathes’in kral oyuncu olduğunu söylemedim. Calathes gibi sıradan bir oyuncunun bile NBA’de gördüğü hürmetin organizasyonun kalitesi ve spor kültürünün farklılığından dolayı Avrupa’nın çok üstünde olduğunu söylüyorum.
    2-Avrupa’da neredeyse bir mafya düzeniyle oturmuş olan yapı gereği. Koçların oyuncular üzerinde %100 tahakkümü söz konusu, yetenek neredeyse cezalandırılıyor bu düzende, oyuncunun 0 insiyatifi var oyunda hucumda yapabilcekleriniz değil size dikte edilenleri yapmak zorundasınız, ilk moladan itibaren her molada set çizilir mi ya bu nedir, sanki basketolu sahada oynayanlar beyinlerini aldırmış kuklalar oynaları oynatan ise megazeka! Bu kültür öyle yerleşmişki savunma ekarte edebilen, kendi poziyonunu yaratıp bitirebilen adamlar seyirci tarafından bile aforoz ediliyor. “düzen dışına çıktı” cısss! bu sefer soktuğun için birşey demiyroum ama bir daha yaparsan …. spikerinden, yorumcusuna, koçundan, taraftarına gerçekten pathetic bir durum. Obradoviç’i hadi geçtim bolca kredisi var ama ingilizce bile bilmeden koçluk yapan yabancı oyuncusunu mimikle aşağılamaktan, azarına ana avrat küfürüne kadar edeni gördü bu gözler. İsimle ilgili değil bu kendini önemli göstermek için oyuncuyu bastıran bir yaklaşımdan bahsediyorum. Sadece bu sezon içinde Ergin Ataman’ın ego tatmini için oyuncunu tokatladığını, ivkoviçi doğuş tekmelediğini hatırlamak yeterli olur heralde ne kastettiğimi anlamak için. NBA oyuncusu olduğunda oyucular köle değil organizasyonu ortakları olarak değerlediriliyor ki geçrketen de öyle bir oyuncu NBA kontratına imza attığı zaman aynı zamanda oyuncu sendikasının kaydolmuş olarak NBA gelirlerinin %53’ünü elde eden bir tüzel kişilğin üyesi oluyor. Ve yeteneğinin en üst sınırı neyse sahada onu göstermesi için teşvik ediliyor.

    • Bu seferki açıklamaların çok daha açıklayıcı..Ama
      1- Calathes konusunda söylediklerine katılmıyorum.. Evet Calathes Nba standartlarında sıradan bir oyuncudur ve zaten gördüğü hürmet bu sıradanlığı ile paraleldir aynı zamanda.. Zaten Calathes Avrupa’ya dönecekse bu hürmet mevzusundan dönecektir.. Ki Calathes, belli eksiklere olmasına rağmen Avrupa’da fark yaratabilecek bir oyuncudur..Jasikevicius’un 2 sezondan sonra Avrupa’ya dönmesi tamamen organizasyondan beklediği hürmeti görememesiyle ilgilidir..
      2- Avrupa’da bazı koçların davranış bozuklukları olduğuna kesinlikle katılıyorum ve bunu şiddetle eleştirenlerin başında geliyorum..Bunun birçok sebebi var,gerekirse buraya da girilir.. Ana sebebini söylemekle yetineceğim..Koçların tamamen kazanma baskısı altında olması.
      Tabiki bu hiçbir şeyi meşru göstermez ama en başta yapısal bir durum olduğundan belirtmekte fayda var.Bununla birlikte Nba’in en geniş oyuuncu kaynağı olan Ncaa’de de senin eleştirdiğin durumlar çokça mevcut..Birçok koçun oyuncusunu kontrol edebilme ya da senin rahatsızlık duyduğun anlamıyla “ehlileştirme”mantığıyla oyuncularına oldukça sert davrandığı bilinen bir durum..(Nba tarafından yapılan baskılar sonucu ncaa hücum süresinin kısaltılması ncaa oyuncularının nba’e daha erken uyum sağlamalarını sağlamaya yönelik bir hamle) Nba’e gelince hiç de dışardan göründüğü gibi güllük gülistanlık olmadığını söylemek gerek..Senin bahsettiğin hürmet çok göreceli bir kavram,bence yok ve varsa da tamamen sahte ve bunun sebebi nba organizasyonunun oyunculara tamamen meta olarak yaklaşmasından kaynaklı.Bir oyuncuya gösterilen hürmet onun meta değeriyle birebir..Ki meta değeri düşük oyuncu çok anormal işler yapmadığı sürece hep arka planda kalacaktır..Meta değeri yüksek olan oyuncular ise organizasyon tarafından etinden,sütünden faydalanılarak sömürülmekteler.. Allstar seçilen bir oyuncunun 3 günlük programını incelemeni öneririm..
      Oyun anlayışına gelince bu farklılık çok uzun zamandır var ve nba avrupayı tamamen ele geçirene kadar da olacak.Bunun en önemli 2 sebebi
      1- Avrupa’lı ve amerikalı oyuncuların fiziki farklılıkları
      2- Pazar ve marka değeri

      Atletik özellikleri sınırlı bir oyuncu çok özel yetenekleri yoksa ağzıyla kuş tutsa nba’de barınamaz..Zaten eğer atletizmi yeterliyse nba scoutları tarafından 14-15 yaşlarından itibaren takip edilmeye başlanıyorlar ve draft yaşı gelir gelmez nba takımları tarafından kapılıyorlar..Bunun günümüzde birçok örneği mevcut..Yani nba avrupalı yetenekleri de avrupa’da daha hiçbir iz bırakmadan sömürmeye başlıyor..

      Sonuç olarak; her organizasyonun kendilerine göre artıları ve eksileri var..Nba’in ışıltılı yapısı senin gerçekleri tamamen görmenin önüne perde çekmiş gibi geldi bana..Avrupa’da işler çok mu iyi?tabiki değil ve belli başlı konularda köhneleşmiş bazı normların değişip restore edilmesi noktasında sana katılıyorum..Ama bunun çözümünün nba’in sadece belli noktalarına yoğunlaşıp avrupa’yı tamamen yerden yere vurmak olmadığı da nettir..

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler